Arkadaşlarım Pelin ve Ahmet ile oturuyorduk. Ahmet tuvalete gitti ve bir adam arkasından geçti. Ahmet tuvaletten döndü ve bileğindeki altın bilekliği yoktu. Ama biz bunu bir saat sonra fark ettik. Ve bilekliği aramaya başladık. Orada bulamadık. Oradan çıktık ve başka yerleri aramaya başladık. Bileğinde Ahmet’le aynı bilekliği takan bir adam bulduk. Onu gizlice takip ettik, adam bir kuyumcuya gitti ve bilekliği bozduracakken bizi gördü ve kaçtı. biz de onu yakalamaya çalıştık. Yakalayamadık adamı. Beş gün boyunca kuyumcuda saklanarak bekledik ama gelmedi. Adam altıncı gün geldi ve bu sefer farklıydı, adamı yakaladık. Kaçmasını birkaç dakika engelleyebildik ama kaçtı. Artık pes ettik ve kafede oturmaya başladık. Adam bir anda kafeye girdi ve bizi fark etmedi onu kafeden çıkarken yakaladık ve adam garip bir şekilde yine kaçtı. Ayağıma bir şey düştü ve baktığımda altın bilekliği buldum ve dedim ki
— Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?
Dedim ve hepimiz sevindik.