Bir gün Pelin ve Tuna beraber evlerinin “Sırlar Bölgesi” denilen yerine gittiler. Burası çok karanlıktı. Tuna ışıkları bulmaya çalışırken bir şeye takılıp düştü. Tuna bu şeyi biraz yokladı. Bunun bir kibrit olduğunu anladı. Tam uzanacaktı ki ayağının yanında karanlıkta parlayan çember şeklinde bir şey gördü. Daha da iyi görebilmek için kibriti kutuya sürttü. Bu bir bileklikti. Pelin’e dedi ki:
—Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi? Pelin daha iyi görebilmek için cebindeki el fenerini alıp, ışığın yerini tespit etti. Işığı açtı ve bu bir altın bileklikti! Tuna, bir sandık gördü. Sandığı açtığında ise içinde sadece bir büyüteçti. Onu eline aldı ve bilekliğe tuttu. Bilekliğin üstünde bir çip olduğunu fark etti. Çipin üzerindeki kırmızı ışığın yanıp söndüğünü gördü. Sandığa yine gitti. Bu sefer içinde bir cımbız buldu. Bu cımbız ile bilekliğin üzerindeki çipi dikkatlice aldı. O sırada bilekliğin ışığı söndü. Artık çipin üzerindeki ışık kırmızı değil yeşildi. Artık Pelin de Tuna da çok mutluydu. Hepsi neşe içinde evlerine döndüler.
SON