ALTIN BİLEKLİK

Arkadaşım Pelin’le öylesine yürürken sohbet ediyorduk. Pelin bana bir oyundan bahsederken ben de annem için çok önemli olan, kaybettiği altın bileklikten bahsettim. O bilekliği çok yakın bir arkadaşı hediye etmişti ve oldukça değerliydi. Pelin, üzgün olduğunu söyledi ama oyun hakkında konuşmaya da devam etti, pek umursamamış gibiydi. Sonra annemin bilekliğini kaybettiği sokağa girdik ve çimenlerde yürürken bir şeye takılarak düştüm. Ayağa kalktığımda gözlerime inanamadım ve Pelin’e şunu söyledim: “Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?” Pelin de şaşırarak “Evet!” dedi. Sonra bilekliği kapıp doğru eve yöneldim. Giderken yanlışlıkla bilekliği su birikintisine düşürdüm. Birikinti çok hızlıydı. Sonra bileklik, bizim siteden çok da uzak olmayan köye kadar gitti ve orada koşan bir atın ayağına takıldı. At çok hızlıydı ama bir saat sonra nihayet ata yetiştim ve bilekliği aldım. Eve geri gitmem yarım saatimi aldı ama sonunda anneme ulaştırabildim. Fakat meğer bileklik gümüşmüş…

(Visited 6 times, 1 visits today)