ALTIN BİLEKLİK

İŞTE BENİM HİKAYEM

Pelin bir sabah uyandı. Elini yüzünü yıkadı. Daha sonra kahvaltısını yapıp okula gitti. Okulda arkadaşları ile oyunlar oynadı. Pelin en sonuncu teneffüsten sonra kalan son bir dersine  girdi. Okulu bitmişti babası onu okuldan aldı ve onu  resim kursuna  götürdü. Orada biraz arkadaşı Mert ile oyun oynadı. Ders başlayınca o da çizmeye başladı. Pelin ve Mert o gün birlikte gideceklerdi. Pelin çok heyecanlıydı.Pelin ve Mert ertesi gün yine resim kursuna gittiler.

Mert Pelin’e fısıldadı. Pelin sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi? Pelin yere baktı gerçekten de bu bir altın bileklikti. Pelin bilekliği alıp öğretmene verdi. Öğretmen Pelin’e bir soru sordu bunu nerede buldun? Pelin masanın altında bulduğunu söyledi. Öğretmeni Peline görev verdi. Pelin ‘in görevi mola zamanında bilekliğin kimin olduğunu sormasıydı. Dersin mola zamanıydı.

Pelin sormaya başlamıştı ancak altın bilekliğin sahibini bulamamıştı. Dersin son on beş dakikasıydı. Bu on beş dakikanın içinde müzik öğretmeni sınıfa soru sormak için geldi. Sorusu bir altın bileklik gördünüz mü? Pelin hemen atladı. Evet  gördüm dedi Pelin. Müzik öğretmeni hemen Pelin ‘den bilekliği aldı ve teşekkür etti. Pelin yaşananlardan dolayı bir altın saat çizdi. Ve bunun tekrarlanmasını diledi .

 

 

 

 

(Visited 5 times, 1 visits today)