Sabah odamın penceresinden yansıyan güneş ışığıyla uykumu almış bir şekilde kalkıp burnuma gelen güzel kokuyu takip ettim ve kokunun kaynağının mutfaktan geldiğini anladım. Annem her zamanki gibi nefis pazar kahvaltısını yapmıştı. Bugün çok mutluydum çünkü öğleden sonra ailecek hep beraber İtalya’ya kayak tatiline gidecektik. Daha önceden hiç yurt dışına çıkmadığım için çok heyecanlıydım. Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu. Havaalanına gitmek için her şey hazırdı. Tam evin kapısından dışarı çıkacaktık ki babam yanınıza aldınız mı diye sordu. Eğer uçakta hava basıncından kulaklarımız tıkanırsa sakız tıkanan kulaklarınızı açmakta büyük kolaylık sağlarmış. Bu sözün ardından kardeşim hemen mutfaktan bir sakız paketi alıp geldi. Havaalanına vardığımızda pasaport kontrolü o kadar uzun sürmüştü ki uçağın kalkmasına sadece 20 dakika kalmıştı. Sadece sabah kahvaltısıyla durduğumuzdan karnımızda açtı. Havaalanının üst katında birkaç restaurant vardı. En hızlı ne yiyebiliriz diye düşündüğümüzde bir hamburgerci vardı. 20 dakikada hemen birer hamburger yedik. Hamburger yememize rağmen uçağa zar zor yetiştik. Hatta az kalsın kaçırıyorduk bile. Sanırım uçağa en son biz binmiştik. Çünkü sadece bizim koltuklarımız boştu. Daha önce hiç uçağa binmeyenler için söylüyorum. Uçağın kalkışı ve inişi çok keyifli fakat 4-5 saatlik gökyüzünde geçen yolculuk hiç beklediğiniz gibi olmuyor çünkü sadece mavilik ve bazende bulutların içinden geçerken beyazlık görüyorduk. Oldukça yorucu bir yolculuğun adından Roma’ya indik. Ardından bir servise binerek otelimize gittik. Otelimizin konumu çok iyiydi. Çünkü Alpler’deki kayak pistlerinden biri tam bizim otelin arka girişinden geçiyordu. Böylelikle gün boyu kayak kaldıktan sonra kayak takımlarını çıkarmadan direkt otele girebiliyorduk. Bu bize çok kolaylık sağlıyordu. Tatilin son 3 günü hariç İtalya bizim için bir maraton gibi geçti. Çünkü sabah kahvaltıdan sonra kayak takımlarını giyip akşama kadar Alpler’de kayıyorduk. Annemle kardeşim ise ya kızak kayıyor ya da merkeze inip alışveriş yapıyorlardı. Akşamüstü ise tavsiye edilen restaurantlarda yemek yiyorduk. Hatta bir gün ünlü bir pizzacıya gitmiştik. Gerçekten hayatımda yediğim en güzel pizzaydı. Ne yazık ki Türkiye’de böyle pizza yapan yerler yok. Bu gerçekten çok üzücü. Fakat İtalya’da neredeyse hiç sağlıklı bir şey tüketemiyorduk ve neredeyse 1 hafta boyunca hazır gıdalar yemek zorunda kaldık. Peki 1 haftalık tatilin son 3 gününde neler mi yaptık. Maalesef bu 3 günü italya’da geçiremedik. Çünkü bir anda çıkan bir halsizlikle geri Ankara’ya döndük ve bir acile gittik. İlk olarak benden kan aldılar neyse ki yaklaşık 2 saate kan sonuçları çıktı ve ilk darbeyi aldık. Şeker normalin 4 kat üstünde çıkınca gözetim odasına gidip 4 saat boyunca serumla insülin aldım. Daha sonra şeker normal seviyeye gelince 2. darbeyi de almış olduk. Çünkü o and bana şeker teşhisi konmuştu. İlk 3 gün benim için bir faciaydı. Morelim tamamen çökmüş ve sürekli kendime neden ben? , neden ben diyordum. Fakat 2 ay sonra tamamen bu hastalığa alıştım ve kabullendim. Ama şu bir gerçek ki eski halimden çok daha sağlıklı besleniyorum. Bence yine çok şanslıyım çünkü hastalığımın tedavisi var ve sadece sağlıklı beslenmek.
Alpler Gezisi
(Visited 170 times, 1 visits today)