Bir gün okuldan döndüm ve bir baktım abim ve ablam evdeydi, çok komik bir şekilde abimin salyası akıyordu. Aşık olmuştu. Kime derseniz ablamın arkadaşı Pelin ablaya. Sonra ablamlarla dışarıya çıktık. Biraz kulak misafiri oldum. Ablam:
-Pelin sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?, dedi .
Ben çığlık attım hemen polise gittik ve altın bilekliği polise verdik. Eve geldik abim ve küçük kardeşimle. Melis’le abim konuşuyordu. Abim:
-Sence yakışıklı mıyım?, diye mırıldanıyordu Melis’le. Gülmekten öldük, annem bile gülüyordu. Kapı çaldı “Kim o?” dedim, “Ben Selma teyzen.” dedi. Hemen kapıyı açtım Selma teyze “Merhaba.” dedi. Şöyle bir atasözü söyledi. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” dedi. Bizden tuz istedi, ben de annemden istedim ve Selma teyzeye verdim. Onu çok seviyorum, ablam onunla örgü örmeyi öğrendi. O sırada abim de kimse bakmazken odasına kaçtı ama Melis hâlâ gülüyordu.