Alfabe değişikliğinin olduğu dönemde bir öğrenci olsaydım, bu dönemde olumlu ve olumsuz pek çok durumla karşılaşırdım. Yeni alfabeye geçiş sürecinde öğrenim hayatımızda büyük değişimler olurdu ve alışmak zaman alırdı.
Olumlu yönlerden biri, Latin alfabesiyle öğrenimin kolaylaşması olurdu. Eski Arap alfabesi, Türkçenin ses yapısına tam olarak uymadığı için öğrenmesi ve okuması zordu. Latin alfabesi ise Türkçenin seslerine uygun olarak düzenlendiği için daha hızlı öğrenilebilir ve okunabilir hale gelirdi. Bu sayede derslerde daha hızlı ilerleyebilir, Türkçe metinleri daha rahat okuyup yazabilirdim. Ayrıca, yeni alfabe modern dünyayla bağlantı kurma fırsatı da sunardı. Batı dünyasıyla, özellikle Avrupa ülkeleriyle, daha rahat iletişim kurabilir, bilimsel ve kültürel gelişmelere daha kolay erişebilirdik.
Ancak bu süreçte zorluklar da yaşardık. Örneğin, uzun süre Arap alfabesiyle eğitim alan bir nesil için yeni harfleri öğrenmek başlı başına bir mücadele olurdu. Çocuklar yeni alfabeyi hızlıca öğrenirken, yaşlılar için bu değişime ayak uydurmak zorlayıcı olurdu. Bu durum, büyüklerimizle yazılı iletişimi zorlaştırabilirdi. Özellikle dedelerimiz ve anneannelerimize, eski alfabe ile yazılmış kitaplarla veya mektuplarla bağ kurmak daha güç hale gelirdi.
Bir diğer olumsuz durum ise eğitim sürecinin aksamaya uğraması olurdu. Yeni alfabenin öğretilmesi için eğitim sisteminde büyük bir dönüşüm yaşanması gerekirdi ve bu değişim dönemi zorlu olabilirdi. Öğretmenler de yeni alfabeye adapte olmak zorunda kalacakları için başlangıçta sınıf içinde zorluklar yaşanabilirdi. Kitaplar ve diğer eğitim materyalleri yeniden hazırlanacağından ders kaynaklarına ulaşmakta bazı gecikmeler yaşanırdı.
Sonuç olarak, yeni alfabenin getirileri hayatımızda pek çok yeniliğe elverse de, alışma süreci zaman alır ve zorluklar yaşanırdı. Ancak, uzun vadede bu değişim, hem bireysel olarak biz öğrenciler için hem de ülkemizin gelişimi için çok faydalı olurdu.