Alfabe Değişikliği Döneminde Bir Öğrenci Olmak

Eğer alfabe değişikliğinin yaşandığı yılda bir öğrenci olsaydım, bu dönemin hem heyecan verici hem de zorlu yönleriyle karşılaşırdım. Türk insanı olarak büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyor olmak, tarih yazılmasına tanıklık etmenin gururunu hissettirse de, bu değişiminin avantajları ve dezavantajları olabilirdi ve bu durumlar çeşitli zorluklara ve fırsatlara neden olabilirdi.

Öncelikle, bu değişimin olumlu yönlerinden bahsetmek gerekirse, harf devrimi sayesinde eğitimde eşitlik ve kolaylık sağlanacağına inanıyorum. Eski Osmanlı alfabesi, Arap harflerinden oluştuğu için bu dili öğrenmek herkes için çok zor oluyordu ve bu dili öğretmek bile oldukça zordu. Bu durum, okuma yazma oranlarının düşük olmasına ve sonradan öğrenmek isteyen insanların bu dile karşı ön yargılı olmalarına neden oluyordu. Yeni Türk alfabesi ise latin harflerini esas alıyor ve öğrenilmesi çok daha kolay olduğu için eğitimi herkes için daha basit bir hale getiriyordu. Eğer bu dönemde öğrenci olsaydım, yeni alfabenin öğrenim hayatımı kolaylaştıracağını ve yazılı iletişimde daha hızlı ilerlememi sağlayacağını hissederdim.
Ayrıca, Atatürk’ün yaptığı yeniliklere katkı sağlayabilmek ve bu modernleşme sürecinin bir parçası olmak bana gurur verirdi.
Ancak bu dönemde yaşamanın bazı olumsuz taraflarıda olabilirdi. Öncelikle, eski alfabeyi öğrenmiş olan bir öğrenci olarak yeni alfabeye geçmekte ve alışmakta zorluklar yaşayabilirdim. Alışkanlıkları değiştirmek her zaman kolay değildir.Ve bu süreçte kafa karışıklıkları veya adapte olma sorunlarıyla karşılaşmak mümkün olabilirdi. Ayrıca öğretmenlerin de yeni alfabeyi öğrenip öğretmesi gerektiği için eğitim sürecinde bir duraksama yaşanırdı. Bu da derslerin aksamasına ve öğrenim sürecinin yavaşlamasına yol açabilirdi.Ve daha sonra öğrencilerin konuları unutmasına neden olabilirdi.Bir diğer olumsuz durum ise ailemle ve çevremdeki diğer insanlarla iletişimde yaşanabilecek sıkıntılardı. Yeni alfabe öğrenilene kadar, okuma yazma bilen birçok insan eski harflerle yazılanları anlayamayacak ve eski kuşaklarla yeni nesiller arasında bir kopukluk meydana gelebilecekti. Eğer o dönemde öğrenci olsaydım, bu kopukluğu hissetmek beni duygusal olarak etkileyebilirdi ve tarih dersinin benim için anlamsızlaşmasına neden olabilirdi.

Sonuç olarak alfabe değişikliği dönemi sadece bir öğrenci olarak değil bütün ülkenin insanları için hem heyecan verici hem de zorlayıcı bir süreç olurdu. Bu değişimn modernleşme ve ilerleme adına atılmış büyük bir adım olsa da, insanların alışkanlıklarını değiştirmesi, yeni sisteme adapte olması zaman alırdı. Bu süreci başarıyla yaşamak bireysel çabalar kadar toplumsal dayanışmayı da gerektirirdi. Böyle bir dönemde yaşamak, zorlukların yanı sıra büyük bir tarihsel dönüşümün parçası olmanın onurunu ve gururunu da beraberinde getirirdi.

1928 yılında Türkiye'de alfabe değişikliği döneminde bir okul ortamını tasvir eden bir sahne. Sınıfta eski Osmanlı alfabesi ve yeni Latin alfabesini aynı anda öğrenen öğrenciler görülüyor. Duvarlarda Atatürk'ün fotoğrafı ve "Yeni Türk Alfabesi" yazılı bir pano asılı. Öğrenciler sıralarda oturuyor, öğretmen tahtada yeni alfabeyi öğretiyor. Tarihi bir atmosfer, sade ahşap sıralar ve eski tip bir okul sınıfı dekoru bulunuyor.

 

 

(Visited 2 times, 1 visits today)