Hepimiz, hayatımızın bazı dönemlerinde başarıya ulaşmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyoruz. Kimileri uykusundan, kimleri sosyal hayatından, kimileri de ailesiyle geçirdiği zamandan… Bu özellikle de gençliğimizin en güzel zamanlarında, lise yıllarında insanı ikileme sokan bir durum haline geliveriyor. Çünkü başarılı olmak istesek ya sosyal hayatımız olmuyor ya da iyi bir uyku düzenimiz.
Mesela müzik veya spor gibi bir uğraş edinip bunun üzerine düştüğümüzde, eminim ki çoğumuzun dersleri aksayacaktır. Her ikisinde de başarılı olmayı yakalamış insan sayısı ne yazık ki bir elin beş parmağını geçmemekte. Sınıfın, hatta okulun en iyisi olmak için saatlerce her gün, hiç usanmadan istikrarlı bir şekilde çalıştığınız zamanları; her ne kadar siz istemeseniz de arkadaşlarınla araya koyduğunuz mesafeleri, günlerce uykusuz kaldığınız geceleri bir düşünün. Bütün bu verdiğiniz mücadele, sadece bir birincilik için değer miydi diye düşünün.
Nikola Tesla, Voltaire, Mozart, Leonardo Da Vinci gibi birçok ünlü bilim insanı uyumayı zaman kaybı olarak görmüş, hatta kendilerine özgü her dört saatte bir yirmi dakikalık uyku gibi değişik döngüleri kullanarak ihtiyaçlarını karşılamışlar. Ayrıca sosyal hayatları da aynı uyku düzenleri gibi pek iç açıcı durumda değildi. Bu da demek oluyor ki; insan her işi aynı anda götüremez. Başarılı olmak istiyorsa sadece birine odaklanmalıdır.
Kimse sınıfın en iyisi olmak zorunda değil. Hele bunu bir yarış haline getirip sürekli rekabet içinde olmak hiç değil. Notların çok kötü olmadığı sürece ortalama notlara sahip olmak iyidir. Diğer becerileri öğrenmek için yeterli boş zamana ancak bu şekilde sahip olunabilir. Hem ortalama bir öğrenci, hafta sonu istediği bir gün arkadaşlarıyla eğlenebilir veya bir kursa, faaliyete gidebilir; diğer gününü de ders çalışmak için kullanabilir. Ayrıca her şeyin en iyisi olmak gibi bir eğilimi olmadığı için uyku düzeni de gayet yerindedir. Planlı programlı bir hayata sahipse, ders dışında istediği başka bir alana hobi olarak yoğunlaşabilir ve bunu hafta içleri de uygulayabilir. Her alanda aktif olan öğrencilerin günlük hayatta daha mutlu ve pozitif oldukları da bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Çünkü istediği etkinliği yaparak okulun stresini veya diğer sorunlarını kısa süreliğine de olsa unutmuş oluyor. Ve kafasını dağıtmasına yardım eden bu şey, insanı psikolojik olarak da rahatlatıyor.
Ne yazık ki günümüzde, başta Türkiye olmak üzere çoğu ülkede öğrencilere yapılan baskının haddi hesabı yok. Onlarca genç, daha çocuk yaşta sınav stresini, hangi üniversiteyi kazanacağını veya kazanamayacağını, bu da yetmezmiş gibi işsiz kalma ihtimalini düşünmekten bir türlü asıl istenilen noktaya odaklanamıyor. Bu da doğal olarak peşi sıra başarısızlığı getiriyor. Öyle bir eğitim sistemimiz var ki; hiç toleransa, ara vermeye ve rahatlamaya izin vermiyor. Bu da yetmezmiş gibi seni akademik açıdan geriye sürüklüyor. İşte tüm bu nedenlerden dolayı onca stresin altına girmek istemeyen öğrencilere tek bir yol görünüyor. O da normal düzeyde bir öğrenci olup her şeyi kararında yapmak. Özellikle bu yıl sınava girmeyecek olan gençlerin rahatlamak ve kendilerini başka alanlarda geliştirmek için yapması tavsiye edilen bir durum.
Ayrıca Türkiye, akademik başarının yanı sıra sosyal başarı açısından diğer ülkelere nazaran biraz geri kalmış durumda denilebilir. Sadece bir dakikalığına da olsa gözlerinizi kapayın ve hayal edin. Yüzlerce gencin boyadığı sokaklar, duvarlara asılmış resimler… Türkiye’nin her yerinde düzenlenen onlarca tiyatro ve drama gösterileriyle dolmuş taşmış olan konferans salonları… Bugünkü yürek burkan üzücü haberler yerine okul takımlarının spor alanında elde ettiği başarılar, takım ruhu, birlik beraberliğin haberlerde ne denli güzel yansıtılması… Sizce de okul yükünü kaldıramayıp depresyona giren, daha da felaketi bu yüzden intihara teşebbüs eden insanlar yerine böyle haberler alsak Türkiye çok daha harikulade ve yaşanılabilir bir ülke haline gelmez mi?
Okulun yükünü azaltmak ve öğrencileri sosyal anlamda geliştirebilecek etkinliklere göndermek hem veliler için hem de çocuklar için kesinlikle daha iyi bir seçenek. Böylece veliler, çocuklarını yarış atı gibi görmeyi ve kıyaslamayı bıraktığı sürece çocuklar daha mutlu ve huzurlu olur. Türkiye nüfusunun yüzde 16.1’ini oluşturan milyonlarca genç mutlu olursa, eminim ki ülkemiz de daha mutlu olacaktır.