Bir bireyin bilinçli ve düşünebilme kabiliyetine sahip olması için çocukluğundan beri buna göre yetiştirilmesi gerekir. Eğitim kısmı büyük ölçüde okulla bağlantılı olsa da iyi, etkili birer birey olabilmeleri için her çocuğun buna uygun bir aile ortamında büyümesi gerektiği su götürmez bir gerçek.
Çocuklar, doğdukları andan itibaren çevrelerini izleyip gördükleri her şeyi taklit ederek en temel kabiliyetleri bile bu yöntemle öğrenirler. Konuşmak, kendi başlarına yemek yemek veya yürümek gözlemleri sonucunda başardıkları şeylerden en temel olanlar. Elbette bu gibi yaşamsal faaliyetler dışında bir de izleyerek ve dinleyerek edinebilecekleri kötü alışkanlıklar var. En basitinden, büyüdüğü çevrede sürekli olarak sigara, alkol tüketimine maruz kalan bir çocuk ileride bunun normal ve sağlıklı bir davranış olduğunu düşünerek aynılarını kullanmaya genç yaşta başlayabilir. Veya çevresinde hayvanlara, kadınlara şiddet gösteren birisi var ise, o buna alışarak büyür ve ileride de aynı davranışları sergilemekten çekinmez. Peki çocukların doğru ve iyi yetişebilmeleri için neler yapılmalı?
Her ebeveyn çocuğunun en iyi okullarda okumasını ve iyi bir eğitim almasını arzular. İleride iyi bir mesleğe sahip olup maddi açıdan rahat olmaları en büyük istekleridir. Ancak bana kalırsa, iyi bir eğitim için en iyi, en kaliteli okullara gitmek yeterli değil. Belki akademik açıdan o çocuklar büyük başarılara ulaşabilirler, ama iyi birer birey olmak için sadece akademik başarı yeterli değil. Büyüdükleri süreçte, aileleri tarafından onlara verilecek psikolojik destek onların ileriki hayatlarında daha verimli olmalarında büyük etki gösterir.
Belirli bir noktaya kadar aileler bunu kendi çabalarıyla yapabilseler de, bir süre sonra çocuk ve ergen psikolojisi hakkında destek almaya ihtiyaç duyabilirler. Kendi bildikleri ve çevrelerinden duyduklarıyla bir süre sonra yetinemeyip zorluklar yaşayabilirler. Buna bir çözüm önerisi olarak, çocuk sahibi olmayı planlayan ailelerin alabileceği eğitimler olabilir. Kendilerine pedagojik danışmanlık yapacak birini bulup bu konuda hem bilimsel hem de daha detaylı bilgilere sahip olabilirler. Çocuklarla kulaktan dolma ve her çocukta aynı etkiyi yaratmama ihtimali olan şekillerde iletişim kurmaya çalışmanın işe yaramadığı durumlarda, pedagoglar ebeveynlere bu konuda önemli ölçüde destek verebilir.
Bu tür eğitimler zorunlu olmasa da, kendilerini çocuk gelişimi ve yetiştirilmesi konusunda yetersiz gören her bireyin çocuk sahibi olmadan önce almayı düşünmesi gerekli. Çocuklarının gelişimlerini yalnızca akademik açıdan nitelikli okullar ile sağlamaya çalışmak yerine kendileri de bu konunun üzerinde biraz daha durup ileride yalnızca kendisini değil, çevresini de düşünebilen, iyi ve yararlı bireyler yetiştirmenin gururunu yaşama hakkına sahip olabilirler.
Özet olarak, bir çocuğun iyi yetişmesi ve gelişimini sağlıklı bir biçimde tamamlaması için ailelerin pedagoglardan destek alması veya başka türde araştırmalar yaparak bilgi edinmesi yararlı olacaktır. Yalnızca çocukların nitelikli eğitim alması onların iyi yetiştiği anlamına gelmez, aynı eğitim sürecinden ailelerin de geçmesi gerekir.