Yazın annemle bahçeye patlamamış mısır attık. Bir süre sonra yerden yeşil yeşil yaprakların çıktığını sevinçle gördüm. Daha sonra mısır püsküllerinin mısırları oldu. Bu arada dedem de domates salatalık ve biber dikiyordu. Şunu düşündüm demek ki toprağa attığımız tohumlar ağaca, meyveye, sebzeye dönüşüyor. Bunda da o tohuma güneş ve su arkadaşlık ediyor. Sonra biz onları yiyiyoruz. Bize vitamin olarak hizmet ediyorlar. Biz hastalıklardan korunmuş oluyoruz. Her bir meyvenin, sebzenin verdiği vitamin eksikliğinde hasta oluruz. Geçen gün, televizyonda bir doktor konuşuyordu, dinledim diyordu ki kadınlarımızın dağlarda, bayırlarda topladığı otlar daha sonra laboratuvarda işleniyor ve onlardan ilaçlar yapılıyor. Ben çok şaşırdım, demek ki toprak hem bize ağaçlarıyla otlarıyla sağlık verip karnımızı doyuruyor hem de bahçelerde güzellikleriyle bize mutluluk veriyor. bize düşen görev toprağımızı sevmek ve korumak. Ağaçlardan, bitkilerden bir tek biz beslenmiyoruz. Ayılar, maymunlar, yılanlar ve şahinler mesela. Ağaçlar ve bitkiler bir tek bizim değil istediğimiz gibi onları öldüremeyiz(kesemeyiz). Onların da ağaçlarda hakları var, onların haklarını yememeliyiz, yedirtmemeliyiz. Ağaçlar ve bitkiler hepimizin.