ADİTYA

Bir zamanlar, Londra’da bir üniversitede Aditya adında bir erkek öğrenci varmış. Bu öğrenci çoğu üniversite öğrencisi gibi ailesinden ayrı yaşıyormuş. Ailesinin maddi durumları fazlasıyla iyiymiş. Aditya fazlasıyla çalışkan bir öğrenci değilmiş. Okuduğu üniversiteye ailesinin yardımlarıyla girmiş. Okulda popüler bir çocukmuş.

Bir gün birkaç arkadaşı ile birlikte bir partiye gitmişler. Parti eğlenceli geçiyormuş ta ki bir grup kendini beğenmiş erkek gelene kadar… Önce ortalık sessizleşmiş, sonra kendini beğenmiş erkeklerden biri Aditya’nın en yakın arkadaşlarından birine laf atmış ve böylece kavga başlamış. Aditya kavgayı ayırmaya çalışıyormuş çünkü ailesinin soy adını kirletmek istemiyormuş. Aditya kavgayı ayırmaya çalışırken ona yaklaşan tehlikeyi fark etmemiş. Aniden dizine aldığı bıçak darbesinden sonra yere düşmüş. Kavga bir süreliğine sona ermiş. Herkes bıçağı ona saplayan kişiye bakıyormuş. Bıçağı saplayan adam kaçmaktansa bunu yaptığı için bıçağı kendi karnına saplamış ve elindeki bıçağı Aditya’nın eline vermiş. Peki sonra ne olmuş dersiniz? O sırada polisler gelmiş ve Aditya’nın elindeki bıçağı ve karnına bıçak saplayan adamı yerde gördüklerinde kimseyi dinlemeden Aditya’yı sürükleyerek polis arabasına bindirmişler. Arkadaşları ne kadar polislere durumu anlatmaya çalışsalar da polislere engel olamamışlar. Aditya’yı anında hapse göndermişler. Elbette Aditya’nın da bir mahkeme günü olacakmış. Ama o zamana kadar hapiste bekleyecekmiş.

Aradan bir ay geçmiş ve Aditya hala mahkemeye çıkmamış. Olan biten her şeyi göz önünden geçirmiş ve bir anda kendi kendine gülmeye başlamış. Ama nasıl gülmek… Tüm karakol onu dinliyormuş. Siniri çok bozulmuş ve bu sinirle tüm gücüyle duvara sert bir yumruk atmış. Şimdi ise karakol onun canı acıdığı için bağırmasını dinliyormuş. Aditya eli acıdığı için bağırırken bir polis gelmiş ve onun artık içeriden çıkabileceğini söylemiş. Bunu duyan Aditya bir anda mutlu olmuş ve elinin acısını unutmuş. Polis onun kapı kilidini açarken sessiz bir şekilde ”Ailesi olmasaydı ne yapacaktı.” demiş ve bunu Aditya’ya söylediği çok barizmiş. Aditya hiçbir tepki vermeden mutlu bir şekilde ilerliyormuş. Ailesinin onu beklediğini biliyormuş ve onları çok özlemiş. Aditya ailesinin onu beklediği yerin kapısından geçerken çok umutlu ve mutluymuş. Kapıdan çıkmış sola dönmüş ve ona sinirle bakan anne ve babasını görmüş. Küçük kız kardeşi ise ağabeyini gördüğü için çok mutluymuş ve hızlı bir şekilde koşup Aditya’nın kucağına atlamış. Aditya daha fazla orada kalmak istemediğini söylemiş ve küçük kız kardeşini elinden tutarak dışarı çıkarmış. Anne ve babası Aditya’nın geri kalan işlemlerini de tamamlayıp dışarı çıkmışlar. Elbette arabada Aditya’ya uzun bir nutuk çekmişler.

Aditya bu yorucu günün ardından ailesinin evine gitmiş. O gün orada kalmış. Eski yatağını özlediğini söyleyip odasına gitmiş ve yatağa uzanmış. Uzun bir süre tavanı izledikten sonra uykuya dalmış. Sabah alarmının çalması ile uyanan Aditya okul formasını giyindikten sonra aşağı kahvaltı yapmaya inmiş. Aşağıya indiğinde anne ve babası kahvaltısını yapmış sohbet ediyorlarmış. Aditya masaya oturmadan birkaç lokma bir şey yedikten sonra okuluna gitmiş. Arkadaşlarının onunla tüm gün dalga geçeceklerinden korkuyormuş. Korktuğu da başına gelmiş. Okulun kapısından girer girmez koridorda dersine yetişmek için koşan öğrenciler bile Aditya’ya çok değişik bakmışlar. Bazıları yanındakilere Aditya hakkında bir şey söylüyor bazıları ise sadece bakıyormuş. Aditya’nın yakın arkadaş grubu Aditya’nın geldiğini öğrenince apar topar, kalabalığı delerek Aditya’nın yanına gelmişler. Orada durup onları izleyen öğrencilere ise işlerine dönmelerini bağırarak söylemişler. Aditya arkadaşlarına kocaman sarılmış. Birkaç arkadaşı derslerine yetişmeleri gerektiklerini söyleyerek hızlı bir şekilde dersliklerine gitmişler. Aditya ve onun en çok sevdiği arkadaşı birlikte kafeterya ya gidip bir kahve içmişler. Aditya hapiste yaşadıklarını ve okula geldiğinde herkesin ona baktığında nasıl hissettiğini anlatmış. Arkadaşı anlattıklarını dinledikten sonra arkadaşına tavsiyede bulunmuş ve her zaman onunla birlikte olacağını söylemiş. Aditya birkaç dakika sessiz kalmış ve ”Keşke o partiye hiç gitmeseydik, keşke siz kavga etmeseydiniz” demiş. ”Eğer ben bunların hiçbirini yapmamış olsaydım şu anda kimse bana böyle davranmazdı. Hatta belki benim geçmişte yaşadığım bu olay istediğim işe giremememe neden olacak.” demiş. Arkadaşı kahvesinden bir yudum alıp ”Sakın arkana bakma, sakin geçmişi hatırlama, geleceği düşün ve geleceğe odaklan.” demiş.

(Visited 103 times, 1 visits today)