Adaletli bir hukuk sistemi toplumun temelini oluşturur. Bu sistemdeki eksikler ve yanlışlar toplumun sosyal yapısında çok büyük yaralar açar. Kamusal adalet düzenindeki eksiklerin en büyük( yegane sebebi bu toplumu oluşturan bireylerin düşünce yapısındaki kusurlardır. Yeni yasalar çıkarıp hukuk sistemini değiştirerek bu yaraları kapamak olanaksızdır. Eğer bir binanın temeli sağlam olmazsa üzerine çıkılan katların hiçbir faydası dokunmaz. Ünlü filozof Saint Agustin bu konuda: “ Adalet yokluğuyla hakimiyeti örgütlü bir soyguna dönüştürür.” demiştir. Adalet sistemine yön veren yegane şey insanların matematik bilgisiyle kazandığı mantık yürütme ve yargılama becerisidir. Bu beceri olmadan hukuk sisteminden adaletli olması beklenilemez.
Matematik hukuk sisteminin yol göstericisidir. Matematik bilmeden adaletli olmaya çalışmak direksiyonu olmayan bir arabayı sürmeye benzer. Matematik hukuku yanlışı kabul etmeyen sadece doğrular üzerine işleyen içinde sahtekarlığın barınmasını engelleyen bir sistemdir. Hukuk sisteminin bazı ülkelerde yozlaşmasının en büyük sebebi bu ülkelerde halkın mantık yürütme becerisine sahip olmaması sonucunda doğru ve yanlış arasında seçim yapabilme yetilerini kaybetmesidir. Bunlar gibi ülkelerde adalet sistemi insanların vicdanına değil onların cüzdanlarına ve korkularına hitap etmektedir.
Günümüzdeki başarılı bilim adamlarının çoğunun matematik ve pozitif bilimlerin devletin yapısındaki gerekliliğini ve önemini vurgulamalarının sebebi de bu düşünce yapısının bilincinde olmaları ve onu özümsemeleridir. Bu düşünceyi bu kadar sık dile getirmelerinin arkasında yatan mantıksal açıklama ise adaletin de bilim gibi kendisine sahip çıkıldığında varlığını sürdürebileceğidir. Hukukta matematik sadece mantık yürütmek amacıyla değil bir ceza için hapiste kaç yıl yatılacağını, vergisini geciktiren birine ne kadar faiz uygulanacağı, davayı kazanan birine ne kadar tazminat ödeneceğini hesaplamak içinde kullanılır.
Hukuk ve matematikte kullanılan eşitlik, tarafsızlık, nesnellik gibi kavramlar iki bilim dalında da amacın mutlak doğruya ulaşmak olduğunu ifade eder. Sadece kullanılan yöntem farklıdır. Aslında iki bilim dalı da birbirinden sanılan kadar farklı değildir ama aynı zamanda da birbirlerine zıtlardır. Çünkü matematikte sonuca en hızlı şekilde varılmak istenir ama hukuk sisteminde sonuca hızlı varılıp cezanın hızlı bir şekilde verilmesinin toplumsal caydırıcılığı yüksek olsa da yanlış sonuca varılırsa bir insanın hayatı mahvolabilir.
Bazı insanlar antik medeniyetlerin matematik bilgisi olmamasına rağmen hukuk sistemlerinin ileri düzey olduğunu ve çok adaletli olduklarını savunurlar. Onlar matematiğin sadece sayılardan ibaret olduğunu ve hukukla bir alakası olmadığını düşünürler. Ancak matematik mantık demektir ve evrenin dilini simgeler bu dili anlayamayan medeniyetler tarihin tozlu sayfalarında kaybolmaya mahkumdurlar. Sonuç olarak matematik hukuk sisteminin ve devletin ayrılmaz bir parçasıdır ve bir ülkenin hukuk sisteminden ancak o ülkenin matematik bilgisi ve eğitimi kadar iyi olması beklenebilir.