Hayatı kapsayan iki dev kavram:adalet ve eşitlik.Adalet ve eşitliği jüri olarak canlandıralım beynimizde.Adaletli olan jüri bizi değerlendirirken geçmişimizi irdeler ve ona göre yarışmadaki sıralamamızı belirler fakat eşitliği savunan jürinin kararı en baştan beri bellidir.Ona göre ya kimse kazanmamıştır ya da tüm yarışmacılar kazanmıştır.Hangi jürinin kararını desteklemek bizi yarışmanın sonucuna ulaşmamıza yardım eder?
Herkesin dünyaya bakış açısı farklıdır ve bu akış açılarına göre insanlar kendi aralarında farklı sınıflara ayrılırlar.Oluşurken farkına varmadığımız bu sınıflar,bize dünyanın hangi gerçeğini göstermeye çalışıyor,adaletini mi yoksa eşitliğini mi?Adalet geçmişte yaşadığımız olayların sonucu olarak dünyanın bize göstermeye çalıştığı yüzüdür.Fakat eşitlik aynı atmosfer içerisinde nefes alan tüm bireylerin şu anki yaşamlarını ve geleceklerini belirleyen hukuki bir kavramdır.Söz gelimi ülkemizdeki eğitim düzenini düşünürsek emsali görülmemiş bir ayrımla karşı karşıya kalırız.Maddi durumu iyi olan ailelerin çocuklarını okuttukları okullar ve maddi durumu pek iyi olmayan ailelerin çocuklarının eğitimi uğruna bulmaya çabaladıkları ve bütçeleri için uygun olan bir okul.Bu tabloya dışarıdan baktığımız zaman,çocukların eşit olamadığını görürüz fakat bu tablo bize adaleti simgeler.Ailelerin maddi durumları geçmiş zamanda yapılan her şeyin bir göstergesidir.Bu durum bize eşitliği tasvir edemese de adaletin kalbinin attığı yerdir.
Her bireye eşit davranmak bizi adil yapar mı gerçekten?Her bireye eşit davrandığımız zaman herkesin aynı fiziksel,duygusal yapıda olduğunu ve kimsenin birbirinden üstün olmadığını kabullenmiş oluruz ama bu durum bizim adil olduğumuzu belirtmez.Herkese aynı perspektiften bakıp öyle değerlendirdiğimizi aktarır.Dünya ve insanlık için herkese aynı perspektiften bakmamız bizim insanlarla iletişimimiz üzerinde olumlu veya olumsuz etkilere sebep olabilir.Adil olduğumuz zaman ise herkesin geçmişte yaptığı hatalara veya hayatlarına kattıkları olumlu düşüncelere göre davrandığımız zaman herkesle farklı farklı güzel ilişkiler kurabiliriz.İnsanlık ilişkileri üzerinden değerlendirince adil olmanın daha ağır bastığı ortaya çıkar, peki evreni oluşturan matematik bu konu hakkında hangi yargıyı destekliyor?
Matematik sanatında bir durum ya doğrudur ya da yanlıştır,o konu hakkında daha fazla yorum getirilemez.Örnek olarak, denklemlerde bilinmeyen değerleri eşitliği sağlayarak bulabiliriz işte o zaman matematiğin bize eşitliği açıkça gösterdiğini görebiliriz.Tüm düşünceleri dikkatli bir şekilde incelediğimiz zaman aklımızda son bir soru kalır adil mi olmalıyım yoksa eşit mi?
Her şeyin fazlası zarardır sözüyle konuya son noktayı koymak istiyorum.Bu nedenle hayatta her konuya adil bir şekilde yaklaşmamamız gerekirken her konuya eşitliği savunarak da yaklaşmamalıyız.Anlar,olaylar,düşünceler hayatımıza yön verir ve hayata bakış açımızı değiştirir.Yaşadığımız duruma göre o anki olaya göre yeri geldiğinde insanlara eşit bir gözle bakarken yeri geldiğinde adaletli bir gözle bakarız.Dünyaya bakış açımız bizim eşitliğimiz,savunduğumuz yargılar ise adaletimizdir.