Dilimizden düşmez adalet ve eşitlik kavramları. Küçük yaştan beri “adil olmamız” öğütlenir, aynı zamanda “herkese eşit davranmamız gerektiği” söylenir. Halbuki adalet ve eşitlik, basit bir tanımla doğru bir şekilde açıklanamayan çok farklı kavramlardır. Peki eşit davranmak sizce de adil midir?
Eşitlik, bir kavram olarak, tüm insanların aynı eylem, düşünce veya temel noktasında başladığını varsayar. Öte yandan adalet, her zaman “hukuk” olarak tanımlanmıştır ve insan yapımı bir yapıdır. Eşitlik, eşit olma durumudur; adalet, adil ve tarafsız olma kalitesidir. Eşitlik aynılıktır, herkese aynı şeyi vererek adaleti teşvik eder. İnsanların aynı fırsata erişimini sağlayan adalet, herkesin aynı yerden başlaması koşuluyla çalışan eşitlikle tam da bu noktada birbirine zıt düşer.
Adalet, sonsuz bir kavram olup daha adil olanı bulmak her zaman mümkündür. Makul adaleti yakalamak amaç olmalıdır. Bu tip uygulamalarda en kolay çözüm kriterleri baştan belirlemek ve üzerinde mutabık kalmaktır. Üzerinde itiraz kalmamış bir kural, adil bir kuraldır. İşte bu da hukuktur.
Koşu yarışmasında oval bir pistin etrafında koşan koşucuları ele alalım. Eşitlik ilkesine dayanarak koşuculara tam olarak aynı şekilde davranmalı ve hepsinin pistte aynı yerde başlamasını sağlamalıyız. Pratikte bu adil görünüyor. Ancak, iç şeritlerdeki koşucuların dış şeritlerdeki koşuculara göre farklı bir avantajı olduğunu biliyoruz çünkü iç şeritteki koşucuların kat etmek zorunda oldukları mesafe, dış şeritteki yarışmacılara göre daha az. Sonuç olarak, eşitlik aynı yerden başlayarak adaletle sonuçlanmaz. Buna karşılık eşitlik kavramı, dış şeritlerdeki dezavantajları dengelemek için koşucuların başlangıç pozisyonlarını bozmamıza yol açacaktır. Bu durumda, koşucuların bulunduğu duruma göre değerlendirmek en adaletli yöntem olacaktır.
Şimdi de doktor olduğunuzu hayal edin. İki hastanız var ve iyileşmeleri için farklı tedavi görmeleri gerekiyor. Siz, hastalarınıza aynı ilacı kullanarak aynı tedaviyi uyguluyorsunuz. Bu,sizin, hastalarınıza eşit davrandığınızı gösterir. Hastaların ihtiyaç ve gereksinimlerini dikkate almadan eşit davranmış olmak, hastaların rahatsızlıklarını göz önünde bulundurup her bireyin kendi ihtiyaçlarına göre adil biçimde tedavi görmesi arasında dağlar kadar fark vardır.
“Adalet bir kutup yıldızı gibi yerinde durur. Geri kalan her şey onun etrafında döner.” demiş Konfüçyüs. Gerçek adaletin eşitlik olmadan var olamayacağını tahmin etmek mantıklıdır, ancak bu eşitlik, başarısızlık veya ihlal durumunda onu desteklemek için adalet olmadan uygulanamaz. Örneğin eşitlik gibi, eşitlik de adaleti ve adaleti teşvik etmeyi amaçlamaktadır, ancak sadece herkes aynı yerden başlayıp aynı şeylere ihtiyaç duyarsa çalışabilir. Amaç açısından ince bir benzerlik tabakası vardır, ancak adil sonuçlar için farklı bir yaklaşım uygulanmalıdır. Her ikisinin de hemen hemen aynı olduğunu düşünebilir, ancak gerçekte durum öyle değildir.
Uzun lafın kısası, fırsat eşitliği varsa orada adalet vardır . “Eşit davranarak değil, hakkını vererek ‘adil ‘ olunur.”
KAYNAKÇA:
- https://www.egitimpedia.com/8-yasindaki-cocuklara-esitlik-ve-adalet-arasindaki-farki-anlatan-ogretmen/
- https://www.thoughtco.com/equity-vs-equality-4767021
- https://publichealthonline.gwu.edu/blog/equity-vs-equality/
- https://www.theteachingspace.com/blog/equality-v-equity