Adada Yalnız

“Başıma bunların geleceğini bilseydim ’Issız bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?’ diye sorulduğunda uzun uzun düşünürdüm. Nereden bilebilirdim? Gerçekten de olabilirmiş bu olay. Yani cidden bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi bu olayın benim başıma gelebileceğini.

Sizi yazın başına haziran ayına geri götüreceğim. Her yaz yaptığım gibi yine yazlığıma gelmiştim. Yazlığımı çok severim çünkü burası çok sessiz, deniz kıyısına 10 metre uzaklıkta, yeşilliklerle kaplı her yerinde ağaç olan, kocaman bir villa. Buraya hep köpeğim Max’le geliyorum. Max de sever yazlığı çünkü onu da rahatlatır bu ortam şehrin kalabalığıyla ile kıyaslayacak olursak, orada hep bir koşuşturmaca var. Bu büyük bahçede sadece tasmasıyla dolaşır istediği zaman evin içine , istediği zaman da benle birlikte denize girer. Bu yıl da rahatlamak ve iş ortamından uzaklaşmak için geldik buraya. Ama şansımız pek yaver gitmedi bu sefer. Geldiğimiz gece her zamankinden daha sessiz ve karanlıktı çünkü daha kimse gelmemişti şehirden bir de yanımızda ev olmayınca daha çok sanki    korku filminde gibi hissediyordu insan. Eve geldiğimizde hemen bavulları çıkardım ve Max arabadan atlayıp bahçede koşmaya  başladı delice heyecanından. İlk Max’ın yemeğini ve suyunu verdim sonra kıyafetlerimi ve biraz getirdiğim yiyecekleri dolaplarıma yerleştirdim. Yorulmuştuk ikimiz de bu yolculuktan. Denizin hışırtısını dinleyerek hayallere daldım. Uyandığımda saat geç olmuştu. On bir, tam tamına on bir saat uyumuştum. Kahvaltımı hazırlamaya gittiğimde birden yer çok şiddetli bir şekilde sallanmaya başladı. Max dışarıdan hemen yanıma koştu o da korkmuştu. Yanımızda hiç ev olmamasının yanı sıra bağrışmalar duyabiliyorduk köpeğimle. Evimiz sağlam kalmıştı fakat toprağımız değil. Dört yanımız deniz olmuştu. Topraktan ayrılmıştık. Karşıya yüzülemeyecek kadar bir mesafe olmuştu. Herkesin yapacağı gibi aklıma ilk yardım için polisleri ve yakınlarımda oturan komşularımı aramak geldi. Belki bizi bir tekneyle geri götürebilirlerdi. Telefonuma baktığımda şarjımın sıfır olduğunu gördüm. Şarja taktım ama elektrik yoktu. Bu yüzden tek çare beklemekti. En azından köpeğim için yeterli yiyecek, kendim için yemek ve suyumuz vardı. Sadece bir gün geçmişti. Tabii ki de çok şiddetli bir deprem olduğu için helikopterler kafamızda uçuşuyordu. O bir günde fark ettim getirmem gereken üç şeyi. Güneş enerjisi, yanımda olmasaydı yiyecek ve bilgisayar.

İlk gün yüzyıllar gibi geçmişti. Neyse ki  bizi ikinci gün helikopterlerden bir tanesi aldı ve birlikte bu olağanüstü olaya şahit olduk. Kendime yeni bir yazlık almadım ama aynı yerden ve o kadar sessiz bir yerden almayı planlamıyorum.

(Visited 60 times, 1 visits today)