O gün sabah güneşli güzel bir güne uyanmıştım. Başıma geleceklerden haberim bile yoktu. Kalktım her zamanki gibi sıcacık bir duş aldım. Sonra kendime ve köpeğim Coco ‘ya kahvaltı hazırladım. Üstüme en sevdiğim tişörtümü ve kazağımı giyip onlara uygun pantolonu da giydikten sonra işe doğru yola koyuldum. Ama öncelikle bahçedeki posta kutusuna bakmalıydım. Bahçe biraz büyük olduğundan dolayı kısa bir süre yürümek zorunda kaldım. Posta kutusunda sadece bir mektup vardı. Genellikle gelen mektuplardan çok farklıydı , sanki posta şirketi tarafından değil de evimin adresini bilen biri tarafından buraya getirilmiş gibiydi. Çünkü üzerinde normalden farklı olarak hiçbir pul ya da isim veya adres yoktu. Asıl mektup siyah bir zarfın içindeydi ve zarf gibi mektup da siyahtı. İçinde ise küçük, beyaz harflerle tam olarak 12 kelime yazıyordu “Issız bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu? Çabuk düşünün” İlk olarak bunu çok ciddiye almadım. Şaka olarak olsa bile mektubun içine sınırsız su ve yemek ve köpeğim diye yazıp geri posta kutusuna koydum. Ama Başıma bunların geleceğini bilseydim ‘Issız bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?’ diye sorulduğunda uzun uzun düşünürdüm. Nereden bilebilirdim? Bu mektubu ciddiye almayışımın bir nedeni de böyle “tehdit” mektuplarının daha önce elime ulaşmış olmasıydı. Ve neden bilinmez ki hepsi aynı siyah zarf aynı siyah kağıtla geliyordu. Herhalde benim bu mektubu da ciddiye almamamı istiyorlardı. Neyse ben en iyisi başıma gelenleri anlatmaya devam edeyim. Dediğim gibi işe doğru yola çıkmıştım. Ama aklım hala mektuptaydı bu mektupta farklı bir hava vardı sanki 6.hissim bu farklılığı hissetmiş gibiydi. Ama bu gizemli mektubu kafama takmadım çünkü şirkete bu ayın sonuna yetiştirmem gereken çok önemli bir proje vardı. Bu proje mektup gibi diğerlerinden farklıydı. Issız mı ıssız bir adaya bir iş adamı çok büyük bir otel yaptırmak istiyordu. Ve tabi şirketin baş mimarı olarak bu projenin tasarım görevi de bana düşmüştü. Bu projeye çok önem vermeliydim. Bu proje benim mimarlık kariyerimde büyük bir dönüm noktası olabilirdi. Çünkü arazi üzerinde çalışmak için oldukça zordu. O gün neyse ki dikkatimi toplayıp projeyi neredeyse tamamlayabildim. Sadece birkaç detay kalmıştı. Ertesi gün aynı sabah rutinimi yapıp posta kutusuna bakmaya gittim. Yine aynı şekilde siyah zarf orada duruyordu ama sanki hiç açılmamış gibiydi. Merakım sağ olsun mektubu açıp içine baktığımda cevabınız için teşekkür ederiz yazıyordu. Birden arkamda bir varlık hissettim. Ve bilincim yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Köpeğimin yüzümü yalamasıyla uyandım. Ama havada bir gariplik vardı. Gözlerimi kırpıştırarak bir açayım ki ne göreyim! Issız bir adadayım…
Ada
(Visited 86 times, 1 visits today)