Dünyanın birçok yerinde insanlar ve hayvanlar açlıkla mücadele etmek zorunda. Bunun örneklerini ülkemizde de görebilirsiniz. Bilim insanları ve çiftçiler de bu soruna çözüm bulmak için genetiği değiştirilmiş gıdalara başvuruyor. Hastalıklara daha dirençli, daha uzun süre muhafaza edilebilen, tadı daha güzel olan gıdalar… Peki böyle yiyecekler gerçekten de küresel açlık problemine bir çözüm oluşturabilir mi?
İlk başta genetiği değiştirilmiş organizmaların ne olduğunu anlayarak başlayalım. Genetiği değiştirilmiş organizmalar, ya da GDO’lar genetik mühendisleri tarafından “rekombinant DNA teknolojisi” ile kalıtsal olarak yapısı değiştirilmiş organizmalardır. Bu yöntem ile oluşturulan gıdalar soğuğa ve diğer hava koşullarını daha dayanıklı, hastalıklara karşı daha dirençli, raf ömrü daha uzun, verimi daha yüksek ve böcek, parazit gibi bitkiye zarar verebilecek canlılara karşı daha dayanıklı olabiliyorlar.
Peki, bu teknoloji insanların sağlığına nasıl bir etkide bulunuyor? Düşünebileceğinizin aksine Onaylanmış GDO ürünleriyle üretilen gıda maddelerinin sağlığı tehdit etmediği kabul ediliyor fakat kesin bir yargıya varmak bu kadar kolay değil. Bu teknoloji oldukça yeni bir teknoloji olduğu için üstünde daha çok çalışılması lazım. Bir GDO’nun insan sağlığı için zararlı olup olmadığını anlamak çok aşamalı bir işlem ve bu yüzden de uzun zaman alıyor. GDO’lu ürünlerin insan sağlığına etkisini konu alan çalışmaların sayısı giderek artmakta fakat yine de yeterli bir düzeyde değil. Bu çalışmalarda kesin sonuçların alınabilmesi on yıllar sürebilir.
GDO’lar, böcekleri ve benzeri ona zarar verebilecek canlıları kendisinden uzak tutarak insan sağlığına zararlı oldukları kanıtlanmış olan tarım ilaçları gibi maddelerin kullanımına gerek kılmıyor. Bence bu da GDO’lar için bir artı. Tabii ki de çiftçilerin tarım ilaçlarına para vermemesi onlar için ekonomik bir avantaj. Aynı şekilde GDO’lardan daha fazla verim alınabilmesi de onların tarımda kullanılmasının başlıca nedenlerinden birisi.
Küresel boyutta açlık, her geçen gün artıyor. Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu’na göre 690 milyon insan yani yaklaşık olarak insan nüfusunun %9’u yeterli ölçüde beslenemiyor. Açlıktan en çok etkilenen kıtalar Asya ve Afrika’dır. Sıralamada ilk başta 381 milyon insan ile Asya, ondan sonra da 250 milyon insan ile Afrika gelmektedir. Bu sayılar o kıtada yaşayan insanlar ile oranlandığında ilk başta %19,1 ile Afrika, ondan sonra ise %8,3’lük bir oran ile Asya takip etmektedir. Oranlara bakıldığında Afrika’daki aç insan oranının Asya’dakinin 2 katından daha fazla olduğunu görebiliriz. Bu sayılar da her geçen gün artmaktadır.
Açlık ile başa çıkmak için tek çözüm GDO’lar mı? Kesinlikle hayır. Açlık ile başa çıkmak için yapılabileceklerin başında yiyeceklerin adil bir şekilde dağıtılması gerekiyor bence. Dünyada bu kadar insan açlıktan ölürken Amerika Birleşik Devletleri’nde 15 yaş üstü dikkate alındığında halkın %67’si obez veya fazla kilolu. Bu her 3 kişiden 2’sine tekabül ediyor. Bu durumun nedeni sadece fazla yemek değil. Oradaki insanların besin tercihlerinin kötü olması da önemli bir rol oynuyor fakat yine de bu, onların fazla yemek yemediğini göstermiyor.
Açlığın önüne geçmenin bir diğer yolu da tarım alanlarına ve çiftçiye yeteri kadar değer verilmesi. Çiftçiler ve verimli topraklar bence hak ettiği değeri görmüyor. Çiftçiler yeteri kadar kazanamıyor, iflas etmek zorunda kalıyor. Parası çok olanlar da verimli topraklara bina inşa ediyor. Hâlbuki o arazide tarım yapılması ülkenin ekonomisi için daha yararlı olabilir. Aynı zamanda verimli topraklara binaların dikilmesi o binaların içerisinde yaşayanlar için çok büyük tehlikeye neden olabilir. Bunun bir örneği geçtiğimiz günlerde yaşananlar depremlerde verilebilir. Bazı binalar örneğin önceden çeltik tarlası olan yerlerin üstüne yapılıyor. Çeltik sulak alanda yetişir. Bu demek oluyor ki o binaların temeli sağlam değildi. Bu da binanın içinde yaşayanların ölümüyle sonuçlandı.
Sonuç olarak açlık ile baş etmede genetiği değiştirilmiş organizmalar elimizdeki tek çözüm değil fakat kesinlikle yardım edebilecek bir unsurdur.