Genellikle her tür hayvanın doğal şartlarda beslendiği, korunduğu, sergilendiği büyük bahçe. Bu hayvanat bahçesi kavramının dilimizdeki masum, basit ve sıradan görünümlü tanımı. Fakat bana soracak olursanız bu tanım olması gerektiğinden çok daha eksik ve yanlış. Çünkü ben herhangi bir canlıyı yaşam ortamından alıp kafese koymanın doğal şart kelimesinin karşılığı olduğunu ya da onları alışık olmadıkları bir yere götürüp insanların eğlenceleri uğruna sergilemenin korumak kelimesiyle bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum. Peki bir hayvanat bahçesinin altında yatan anlam aslında nedir?
İnsanoğlu bu dünyada kendisine olduğu kadar çevresine, doğaya ve diğer tüm canlılara en çok zarar veren canlıdır. Hatta insan, sırf yeteri kadar güce sahip olduğu için tüm hayvanlara eziyet edip , onların haklarını ellerinden alıp, sırf biraz da olsa para kazanmak uğruna hayvanlar üzerinden acımasızca ticaret yapıp bunun adını eğlence koyabilecek kadar korkunçtur. Hiçbir canlı kafese koyulup sergilenmeyi ya da bir köleymişcesine üzerinden ticaret yapılmasını, birileri para kazansın diye hayatının elinden alınmasını hak etmez. Bunun yanında hayvanat bahçelerini kuranlar kadar bu yerlere gidenler de bu acımasız ticarete ortak olmuş sayılırlar. Bir aile çocuğunu güzel vakir geçirsin, aslanlarla, fillerle, maymunlarla fotoğraf çekilsin diye hayvanat bahçesine götürmemelidir. Aksine çocuklara hayvan sevgisini böyle kazandırmak yerine, onlara bunun ne kadar yanlış bir şey olduğu öğretilmelidir. Çünkü dağada yaşaması gereken bir canlıyı bir kafesin arkasından görmek kimseye bir şey katamaz. Bu nedenle bırakalım da çocukluğumuzdan beri kitaplarda, filmlerde gördüğümüz ormanların kralı dediğimiz aslan ormanın kralı olmaya devam etsin.
Lütfen birkaç saniye bile olsa düşünün. Evinizden ve ailenizden uzakta size çok yabancı bir yerde bir hafesin içinde yalnız başınızasınız. Kaçacak tek bir deliğiniz bile yok. Üstelik siz çaresizlik içerisindeyken insanlar anlam veremediğiniz bir şekilde karşınızda sürekli gülüyor, durmaksızın fotoğrafınızı çekiyorlar. Ne yazık ki hiçbirisi gözünüzün içerisine bakıp hüznünüzü, çaresizliğinizi görebilecek kadar vicdan sahibi değil. Aksine bundan zevk alabilecek, keyif duyabilecek kadar duygusuzlar.
Bir canlıyı kocaman bir hiç uğruna tutsak edip onu parmaklıkların arkasında seyretmekten mutluluk duyabilecek tek varlık insandır. Artık hayvanların da en az bizim kadar yaşama ve özgürlük hakları olduğunu, onları sergilemenin eğlenceli ya da komik bir şey olmadığını, bu uğurda yapılan ticaretlerin insanlık dışı olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu nedenle hayvanat bahçeleri ile ilgili kanunların olabildiğince çabuk değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunun yasal bir şey olması hayvanat bahçelerine destek sağlamaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Unutmamalıyız ki kimse bir canlıyı alıp sergileyip üstüne bir de bundan para kazanma hakkına sahip değildir. İnsanlar eğlence uğruna hayvanat bahçelerine gittikçe bu acımasız ticarete katkı sağlamış olurlar. Bu nedenle çok geç olmadan harekete geçmeli ve insanlığımızın para ve hiçbir şey ifade etmeyen anlamsız eğlence anlayışımız uğruna ellerimizden kayıp yok olmasına izin vermemeliyiz.