Bugün yine çok maceralı olacak bir sabaha gözlerimi açtım ama ben de bilmiyordum böyle bir gün hatta belki haftalar geçireceğimi. İlk uyandığımda klasik günlerim gibiydi çok değişiklik yoktu aslında. Herkesin üstünde aylardır çıkarmadıkları birkaç parça giysi bu giysiler bize 8 ay kadar önce Türkiye’ de kurulmuş olan bir yardım kurulundan gelmişti ve başka üstümüze giyecek hiçbir şeye sahip olmadığımızdan dolayı sekiz aydır aynı şeyleri giyiyoruz. Herneyse benim adım Petra. Afrika’ da doğdum ve henüz on iki yaşında aslında küçük sayılabilecek bir kız çocuğuyum. Geçen seneye kadar dört kardeştik iki tane ikiz olan on beş yaşında ablalarım vardı ancak iki ay arayla ikisini de aynı hastalıklardan kaybettik. Bir tane de beş yaşını yeni doldurmuş erkek kardeşim var. Ben yine bir şekilde dayanabileceğimiz düşünüyorum ama küçük erkek kardeşim hakkında bir hayli endişeliyim açıkçası. Annem ve babam tahmin edilebileceği üzere gerçekten perişan haldeler hem hala ablalarımın ölümünü sindiremiyorlar hem erkek kardeşim biraz zorluk çıkartarak canlarını sıkıyor. Zaten kardeşime bakmakla yükümlü olan ben oluyorum çoğu zaman çünkü annem ve babam bizim için yiyecek bir şey bulmak zorunda.
Normalde bir günde üç öğün yememiz gerekirken biz şanslıysak o gün bir öğün falan yiyebiliyoruz onun dışında çok az olan atıştırmalıklarla geçiyor. Atıştırmalık dediğime bakmayın öyle Türkiye ‘ de ki gibi çikolata falan değil yani bahsettiğim ekmek parçası gibi klasik şeyler işte. Türkiye demişken oraya gitme şansım olmuştu bir kez nasıl olduğunu pek hatırlayamıyorum küçüktüm sadece bir kez çikolata yemiştim tadı hala damağımda. Şimdi normal geçen bir günümden bahsedeyim. Sabah erken saatlerde babam ve annem yemek bulmaya veya su aramaya çıkıyorlardı ve onlar bunu yaparken bende kardeşime bakıyordum. Fakat bu sabah öyle olmadı işte bir şeylerin ters olduğunu hissetmiştim galiba ya da içime doğmuştu. Kardeşim kayıptı annem ve babamda yoktu sanırım kardeşimi aramaya gitmişlerdi korkmuştum yaşadığımız kabilede herkesin yüzünde bir gariplik vardı şu an ve ben onları daha önce hiç bu şekilde görmemiştim. En azından küçük kardeşimi hemen bulmuştum annemleydi ama babam yoktu ayrıca ben artık gelmenin tam anlamıyla açlıktan ölmek üzereydim. Normal bir gün olsa babamlar getirirdi ? Babam demişken, o neredeydi ? Annemi gördüğüm an yanına gittim babamı sordum bir şey diyemedi ve o sırada anladım çok kötü bir şey olduğunu içimden ne olur ölmesin ne olur ölmesin cümlelerini geçirirken annem acı gerçeği söyledi babamda açlıktan, yorgunluktan ve aylardır bizden gizledi hastalığından dolayı ölmüştü. Zaten bu ufak yaşımda açlık, susuzluk ne varsa görmüştüm.
Şimdi birde beni büyüten, her kötü anımda yani her zaman yanımda olan, en çok güvendiğim insan olan babamın ölümüyle mücadele etmek zorunda kalmıştım hayat zaten yeterince zorluydu.
Acımasızsın hayat, acımasız !