Selam, benim adım Mert. Kitap okumayı çok seviyorum, aslında kitap okumak dışında hiçbir şey yapmıyorum. Sabah uyandığımda bile kahvaltı hazırlanırken kitap okurum. İnsanlar bu kadar çok okumamdan rahatsız oluyorlar çünkü kimseyle ilgilenmeyip boş vakit bulduğum an kitap denen ayrı bir dünyaya yelken açıyorum. Neden bu kadar sevdiğimi bilmiyorum, başka bir şey yapmayı sevmiyorum, galiba bu dünyaya sadece kitap okumak için gelmişim.
Bilin bakalım şu an ne yapıyorum, evet yine okuyorum. Okumak çok güzel bir şey sana birçok şey katıyor. Kitabımın bitmesine çok az kalmıştı, ben de sonra ne okuyabilirim diye düşünüyorum. Kütüphaneye gidip karar veririm belki. Hiç kimsenin benim gibi kitap delisi olduğunu düşünmüyorsun değil mi. Ama biri daha var, Arda, benim en yakın arkadaşım. Okuyacağımız kitaplara onunla karar veriyoruz. Yarın kütüphaneye kitap seçmeye gideceğiz. Bu sefer ilginç bir kitap seçmek istiyoruz. Kütüphaneyi yerle bir ettik ve bir kitap bulduk, kitabın ismi ‘Gizem’ idi. Maalesef ki bu kitaptan bir tane vardı. Her yere baktık ama bulamadık. Görevliye sorduk ve bize dediği şey bizi şaşırttı. Böyle bir kitap kütüphanemizde kayıtlı görünmüyor dedi. Zaten biz bu kitabı raflardan bulmadık. Kütüphanenin içinde olan küçük bir odada bulduk. Bu kitapta değişik bir şeyler var hissediyorum. Bakalım neler ile karşılaşacağız.Şimdi eve gitme kararı aldık yarın buluşup kitabı okuyacağız. Kitap bende kalıyor. Bu sayede akşam kitabı inceleyebileceğim.Eve geldim, yemeğimi hızlıca yedim ve odama geçtim. Kitabın yazarını merak ettim ama bulamadım. Nasıl bir kitabın yazarı olmaz veya neden adını kitaba yazmaz.
Merakım iyice artmaya başladı. Sabah hemen yol çıktım, saat 10.00. Kütüphaneye gittik ve kitabı okumaya başladık. Çok hızlı okuyorduk, kitabın 116. sayfasını çevirdik ve karşımıza el yazısıyla yazılmış bir telefon çıktı. Ne yapacağımızı bilmiyorduk etrafa bakındık ve o sırada bizi izleyen bir adam olduğunu gördüm. Çaktırmadan Arda’ya birinin bizi izlediğini söyledim. Adamın yanına gitme kararı aldık. Adam ona doğru geldiğimizi görür görmez ayağa kalktı ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Biz de onu takip ettik ama kütüphaneden çıktığımızda kaybolmuştu. Hemen bir telefon kulübesi bulup o numarayı aradık. Telefon 4 kez çaldıktan sonra açıldı. Güçsüz bir ses, muhtemelen yaşlı bir adam, “Alo” dedi. Biz hemen kitapta bu numarayı bulduğumuzu ve bir adamın bizi izlediğini anlattık. Adam kitabın yazarıymış, adının Sarp olduğunu söyledi. Bizi takip eden adam Sarp’ı kaçırmış ve 12 yıldır tutsak tutuyormuş. Çok tehlikeli bir adam olduğunu, hızlıca polisleri arayıp söylediği konuma yollamamızı istedi. Biz de dediğini yaptık ve polisi aradık. Nasıl bir anda kendimizi böyle bir olayın içinde bulduk diye düşündük. Şimdi öncelik yazarı kurtarmak ve kötü adamı yakalamaktı. Şanslıydık ki polis mekana vardığında kötü adamı da yakaladı, yazar da serbest kaldı.
Yazarla konuşmak istediğimizi ona belirttik. Bize çok teşekkür etti. Onu büyük bir eziyetten kurtardığımızı söyledi. Neden tutsak olduğunu anlattı bize. Kötü adam yazarı çok kıskanmış ve kitaplarının tamamını kendine satmasını istemiş, yazar kabul etmeyince onu kaçırmış ve bütün kitaplarını yok etmiş. Yazar kötü adamın böyle şeyler yapabileceğini bildiği için gizem kitabını saklamış ve numara yazmış. Bu sayede hayatta ve özgür. Ve yine kitabın çok yararlı olduğunu gördük. Kitap için insan kaçırıyorlar. Ya biz hiç o kitabı bulmasaydık masum bir insan tutsak yaşayacaktı. Böyle olaylar kimseye denk gelmez. Şans bizden yana. Artık okuyacağımız kitaplar Sarp’ın kitapları olacak.