Abur Cubur Şatosuna Yolculuk

Dün evde dolaşırken yerde parlayan bir küre gördüm. Küreye dokunduğunda birden başka bir evrene ışınlandım. Çok ama çok büyük bir şato karşıma çıkıverdi. Şatonun dışı çikolatadan yapılmıştı. Muhteşem Belçika çikolata kokusu etrafı kaplamıştı. Kapıda bekleyen şeker askerlerin yanından geçtim, ve şatonun içine girdim. Duvarları gofretten yapılmış 100 tane odanın içinden geçerek şatonun merkezine ulaştım ve tam o sırada kraliçe geldi. Saçları patates kızartmasından, gözleri karamelli dondurmadan, yüzü jelibon şekerden oluşan kraliçe, cipsten gömleği ve patlamış mısırdan eteği ile tam bir abur cubur insanı idi. Etrafta her abur cuburu yiyebileceğim onlarca tabak, bardaklarda çeşit çeşit şekerli gazoz, buzlu çay vardı. Kraliçe bana döndü ve istediğin kadar abur cuburdan yiyebilirsin, istersen sürekli burada kalabilirsin dedi.  Ama bir odaya girmeme izin vermedi. Ben önce bir bardak su ve yemek istedim, sağlıklı bir şekilde bunları yedim. Bir süre oturmaya karar verdim, gece olup aburcubur kraliçesinin gitmesini bekledim. Gece olunca hemen o odanın yolunu tuttum. Gördüklerim çok etkileyici idi. Odanın içinde daha önce buraya gelmiş, abur cubur yemekten her yeri balon gibi şişmiş, bir çok çocuk yatıyordu. Onlarla konuştum, abur cuburun kötü olduğunu, hep beraber eve dönerek sağlıklı olabileceğimizi söyledim. Hepsi ikna oldu, beraberce hızlıca şatodan çıktık ve dünyamıza geri döndük. Döndükten sonra da , abur cubur kraliçesine sağlıklı beslenme kitabı yolladım.

 

(Visited 10 times, 1 visits today)