LİSE GÜNLERİ

Yine okula gidiyordum. Her gittiğimde statümün daha da düştüğü yere gidiyordum. Her gün ayrı bir zorbalık, her gün yeni lakaplar. Lisedeki ilk senemdi ve başladığımdan beri her gün benle dalga geçiliyordu ve bu da her gününü nefret etmeme sebebiyet veriyordu.

Bir salı günüydü. Her zamanki gibi kaçırmayayım diye 10 dakika boyunca soğukta beklediğim servisten inmiş sınıfıma doğru yürüyordum. Koridorda yürürkende yine bana takılan iğrenç lakapların fısıltısını duyuyordum. Sınıfa girdiğimde hiç kimsenin suratına bakmadan hemen yerime yöneldim ve sandalyeme yapıştırılmış sakızları gördüm. Derin bir iç çekip çantamı yere bıraktım ve hemen kızlar tuvaletine yürümeye başladım. Kızlar tuvaletinde girdiğimde, kızlar her zamanki gibi derste mükemmel gözükmek için makyajlarını tazeliyorlardı. Tuvaletin kapısını açtığımda hepsi makyajına ara verip bana uzaylıymışım gibi baktılar. Taramadan çıktığım kızıl saçıma, evsize benzeyen kazağıma ve çamurlu botlarıma… Hepsinin arkasından geçip peçeteliğe yönelirken aynadan yüzlerindeki iğrenme ifadelerini görebiliyordum. Peçeteyi alıp sınıfa geri girdiğimde, çantamın koyduğum yerde olmadığını ve sınıf zorbamın elinde olduğunu fark ettim. Berke çantamı sınıfın arkasında grubuyla beraber camdan aşağı fermuarı açık bir şekilde sallıyorlardı. İçindeki eşyalarım dökülüyordu ve barbarca gülüp bunun komik olduğunu düşünüyorlardı. Hemen peçeteyi masama bırakıp sınıfın arkasına koştum. Grubun arasından geçip Berke’nin omzundan tutup onu çekmeye başladım “Berke! Dur! Eşyalarım dökülüyor:” Berke beni kenara itip çantayı sallamaya devam etti. “Ne yapabilirsinki? Hocaya söylersen ne olucağını biliyorsun.” dediği anda sınıfa öğretmenimiz geldi ve hepimiz ayırdı. Berke’ye dersten sonra müdürün odasına gitmesini söyleyince Berke’nin bakışı okuldan sonra daha kötü geçeceğini söylüyordu. Bu olanlardan sonra sandalyemdeki sakızları unutup oturduğumda herkes bana kahkaha atarak güldü. İçimden “İşte başlıyoruz” dedim ve günümüz başlamıştı.

Gün ortasıydı, teneffüste herkes bir şeyler fısıldıyordu. Fısıldıyorlardı ama bana bakarak değil . Normalde bu işler bana bakarak olur. Sonra bir şeyler anlamaya başladım. Okulumuza yeni bir kız transfer oluyormuş. Sonra zil çaldı ve herkes sınıflarına dağıldı. Dersin ortasında sınıfa müdür ve onunla beraber kısa bir kız girdi. Yanlış anlamayın, bende Berke gibi değilim ama ortalamadan belli olucak şekilde kısaydı. Müdür bu kızın transfer olan kız olduğunu bu sene bir sorun çıkmazsa bizimle beraber olucağını söyledi. Önceki okuldan neden ayrıldığını da biraz tahmin etmişsinizdir. Sonra tahmin edin bakalım kim kendine yeni bir kurban buldu. Berke daha ilk teneffüsten kızla uğraşmaya başladı. Kızın kitaplarını yere atıp başından aşağı su dökmüştü. Ve bi an durup düşündüm. Bende mi dışardan böyle gözüküyordum? Bu çok acı verici bir görüntü.

Sonra okul bitti ve servise yürürken Berke’nin benle değil o yeni kızla uğraştığını gördüm. Berke yeni avıyla biraz oynuyordu. Ama bu beni hiç rahat hissetirmemişti. Kız daha ilk gününde zorbalığa uğramıştı. Aslında bunlar benim başıma yıllardır geliyor ama normalde tek zorbalanan ben olurum. Başkasına üzülecek vaktim olmazdı.

Servis beni eve bıraktı ama ben eve gitmedim. Evimizin yanındaki ormana gitmek en sevdiğim şeylerdendir. Doğanın güzel sesleri içinde kitap okumak kadar huzur verici bir şey yoktur benim için. Her zamanki oturduğum derenin yanındaki kayaya oturdum ve kitabımı okumaya başladım. Normalde hava kararana dek orda kitap okurum. Kitabımı okurken gözüm dereye kaydı. Derenin içinde bir çöp gördüm onu hemen çöpe atmaya özen gösteririm ki doğa en azından temiz kalsın. Oraya çok sık gittiğim için uzun zamandır çöp yoktur. Ama bu sefer yem yeşil bir şişe gördüm içini açtım ve kayıt çıktı içinden. İçinde iki tane daire vardı üstlerinde de “GÖRÜNNMEZLİK” ve “SÜPER HIZ” yazıyordu. Güldüm içimden. Kesin küçük çocuklar bir oyun oynuyordu da ordan kalmıştı. İçimden geldi “GÖRÜNMEZLİK”i işaretledim. Çünkü bu gerçek olsa gün içinde cidden işime yarayabilirdi. Sonra hava zaten kararmıştı eşyalarımı toplayıp şişeyi aldım ve evin yolunu tuttum. Eve girmeden şişeyi çöpe attım daha sonra da bugün çok yorulduğumdan hemen uyumuşum.

Sonraki sabah uyandım ve yanı başımda o şişe vardı “Ben bunu atmamış mıydım?” diye düşündüm ama çok kafaya takmadım çünkü servise yetişmeliydim. Bugün de önceki gün gibi berbat geçti ve hemen okul sonrası olmuştu. Okul sonrasında yine Berke o kız dalga geçiyordu. Çantasını alıp yere falan atıyorlardı. Bu sefer cidden bir şey yapmak istedim Hemen bahçeye koştum ve sabah yanımda olan şişeyi çıkarttım. Bugün kızlar tuvaletinde şunu fark ettim ki şişenin kapağını açınca görünmez olabiliyordum. Biliyorum kulağa çılgınca geliyor ama gerçek. Buna bende çok şaşırmıştım. Hemen şişenin kapağını açıp onların yanına gittim. Yere elimle büyük harflerle “BİR DAHA BİRİNE ZORBALIK YAPARSAN BU SENİN İÇİN HİÇ İYİ OLMAZ” yazdım sonra yerden bir sopa aldım ve hepsi hemen korkup kaçtılar. Ertesi gün Berke bir daha bana zorbalık yapmaya çalıştı o yeni kıza zorbalık yaparken ki görüntüsü geldi aklıma ve kendimi savundum. Buna bende Berke’de şaşırmıştı. Sonra yeni kız yanıma gelip az önce yaptığımın çok havalı olduğunu ve bunun taktiklerini on da öğretmem gerektiğini söyledi. O günden beri Necla’yla en yakın arkadaşlarız. Ve artık o zorbalanan kız olarak anılmıyorum ki bu benim için çok büyük bir aşama.

(Visited 15 times, 1 visits today)