Keşke Hiç Açmasaydım…

Güneşli bir cumartesi günüydü. Her şey yolunda gidiyordu. Sabah iş yerime gidip masama oturup dosyaları inceliyordum. Aradan yaklaşık üç saat geçmişti ve arkadaşım Sarp gelip “Hadi, bir mola verelim” dedi. Her ne kadar dosyaları bitirmem gerekse de yorgunluğum devam etmeme izin vermiyordu. Beraber sohbet ederek kafeteryaya giderken arkadaşıma bir telefon geldi. Konuştuktan sonra “Acilen hastaneye gitmem gerekiyor.” dedi. Bunun üzerine ne olduğunu sordum. Kardeşinin ve yeğeninin trafik kazasında yaralandığını söyledi. Acilen otoparka indik ve arabama bindik. Yoldayken “Neden benim aracımla gitmiyoruz?” diye sordu. Şu an stresli ve tedirgin olduğu için kullanmaması gerektiğini söyledim. Hastaneye gittikten sonra Sarp, ailesinin yanına gitti. Kardeşi Mete ve kendisi 9 yaşındaki yeğenine masal okuyordu. Gece saat 1 gibiydi. Ben de uyanık kalmak için kafeye inip bir şeyler içmek için koridorda bulunan karanlık merdivenlere doğru yürüdüm. Kafeterya katına inip bir kahve sipariş ettim. Gelmesini beklerken dolaşmak için bir kapıdan hastanenin tenha, karanlık ve bir o kadar soğuk bir bölümüne girdim. İlgimi çeken ve kapısından yeşil ışık çıkan bir odaya girdim. Odanın bir duvarı akvaryum ile kaplıydı ve yeşil ışık akvaryumun lambasından geliyordu. Ardından garip bir sesi olan telefon çalmaya başladı. Önce açmak istemedim ama yeniden merakıma yenik düştüm. Telefonu açtığımda kalın bir ses “Mallar limana ulaştı.” dedi. Ben ne malları deyince telefondaki adam şaşırıp sen de kimsin diye sordu. Tam cevap verecektim ki odaya doğru gelen ayak sesleri duydum. Sesleri duyar duymaz telefonu kapatıp masanın altına saklandım. Kapının gıcırtısını duyunca heyecanım iki misli arttı. Toplamda üç adam gelip masanın kenarında durdular. İçimden beni fark etmesinler diye dua ediyordum. Sonra bir adam masaya eliyle vurup diğer iki adama “Odada birinin sesini duyduğuma eminim.” dedi. Diğer iki adam da başını salladı. Sonra elini vuran adamın telefonu çaldı ve şaşkın bir ifadeyle “Telefonu başka biri mi açtı?” diye bağırdı. Sonra elim ayağım birbirine dolaştı. Korkudan titriyordum ve adamlar sesimi duymuş olmalı ki masanın sağ tarafından sol tarafına doğru yavaşça yürüyorlardı. Onlara paralel olacak şekilde ben de ilerliyordum. Sessizce odadan çıkarken adamlar beni fark etmiş olmalı ki “Koşun!” diye bağırdılar. Hastanenin içinde koşuyorduk. Saat gece iki gibiydi. Hastanede nereye koştuğumu bilmiyordum. Arkama baktığımda sadece bir adam kalmıştı. Önüme döndüğümde kapıyı açıp ameliyathaneye girmiştim. Nefeslenmek için bir 15 saniye bekledim. Ameliyathanede gereğinden fazla kan vardı. Oradan çıkıp yoğun bakım servislerine girdiğimde sadece üç kişi yatıyordu. Ve bu üç kişi neredeyse ölümün eşiğinde olan kişilerdi. Oradan çıkıp acil servise girdiğimde ise baygın şekilde ve kanlı şekilde yatan kişiler vardı. Ardından kendimi bir odada buldum. Bu odada sanki deprem yaşanmış gibi her şey dağınıktı. Çoğu şey çürümüş ve yerde kan izleri vardı. Ayrıca odanın gereğinden soğuk olduğunu fark etmedim de değil. En sonunda buradan çıkıp en iyi saklanma yerinin hasta odası olduğunu düşünüp merdivenlere doğru yönelmiştim. Merdivenlere koşarken iki ayrı koridordan iki adam koşuyordu ve arkamdan da bir adam geliyordu. Odaya çıkmak için tek şansım vardı. Aksi taktirde beni yakalayıp duyduklarımı kimseye söylememem için beni öldürebilirlerdi. Tek şansımı kullanıp hiç koşmadığım kadar hızlı koşup odaya çıktım. Allahtan hangi odaya girdiğimi görmediler ve katı terk ettiler. Bizimkilere bu hastaneyi terk etmemiz gerektiğini söyleyip nedenini ve olanları açıkladım. Nakil talep ettikten sonra ambulansa doğru giderken karanlık merdivenlerden bakan üç çift göz gördüm ve hızlı adımlarla asansöre doğru ilerledik. Tam ambulansa binerken üç adam silahlarla gelip “Hiç kimse bir yere gitmiyor.” dedi. Bunun üzerine polisler gelip “Asıl siz hiçbir yere gitmiyorsunuz.” deyip onları tutukladılar. Meğerse onlar kaçakçılarmış. Ardından yeni, temiz ve nezih bir hastaneye gittik. Ertesi gün ofistekilere olanları anlatmaya çalıştım ama inanmadılar. Bu yüzden bu meselenin hatırımda kalmasını tercih ediyorum. Ama keşke hiç açmasaydım…

(Visited 21 times, 1 visits today)