Normalde biraz sessiz olmaları için yalvardığım annem ve babam, bugün oldukça sessizlerdi. Bu durumu biraz garipsemiş olsam da, sürekli kavga etmenin bir çözüm olmadığını anlamışlardı belli ki. Bu durumun tadını çıkarmak adına uzanmış olduğum yatakta uyku pozisyonuna geçtim.
Belki de son zamanlarımın en huzur verici uykusuydu bu. Uyandığımda saatin öğleden sonraya yaklaştığını fark ettim. Kimsenin beni bu saate kadar uyandırmaması garipti, hele de annemin. Kendisi yemez, içmez; bana yedirir, içirirdi resmen. Bazen bu durum beni rahatsız etse de benim iyiliğim için yaptığını biliyordum. Bunun üstüne kalkıp ebeveynlerimi kontrol etmeye karar verdim. İyi ki de vermişim çünkü karşılaştığım manzara şok ediciydi.
Evimizin salonunda yerde yatan iki tane beden tüylerimi ürpertti. Bunların ailem olması beni iyice korkuttu ve yapabileceğim en mantıklı hareketi yaptım, 112’yi aradım. Gerekli detayları verdikten sonra büyük bir soğukkanlılıkla salonun kapısını kapatıp odama gittim. Hiçbir şekilde üzüntü veya acı hissetmiyordum. Tek hissettiğim şey stresti. Tırnaklarımı avuç içime bastırıyor, bu olayın bir an önce bitmesi için dakikaları sayıyordum.
Bir süre sonra kapı çaldı, açtım ve olaylar bitene kadar o kapı girişinden ayrılmadım. Ne annemin cansız bedenini alıp götürürlerken, ne de babamınkini. Olay yeri inceleme için polisler geldiğinde de yerimden ayrılmadım, kapı girişinden belirli bir kısmını görebildiğim salonu izledim sadece. Her gelen geçen bir şey anlatıyor, tepki vermemi bekliyordu fakat hiç kimseyi dinlemeden başımla onları onaylayıp gönderiyordum resmen. En sonunda ortalık durulduğunda üzerimi değiştirip karakola gittim.
Yapılan tesellilerin ve akraba aramalarının ardından gerçekten neler olduğunu öğrendim. Annem ve babam, muhtemelen içeceklerinin içine katılan bir maddeden dolayı ani bir zehirlenmeyle öldüklerini ve bu maddenin etkisini hemen gösterdiğini, dolayısıyla muhtemel suçlunun ben olduğumu öğrendim. Yorum yapma gereği duymadım; nasıl olsa şu hayatta benim için değerli olan herkesi kaybetmiştim, uğraşma gereği duymadım. Mahkeme detayları verildikten sonra ifade için alındım. İfade sırasında oldukça şüpheli ve panik görünmeye çalıştım. Polisin tavırları ve cevaplarından belli oluyordu da işe yaradığı numaramın.
Sonuç olarak mahkeme karşısına çıkarıldım. Herhangi bir avukatım yoktu, gerçekten filmlerdeki gibi bir yerdi burası. Arkanda tanıklar otururken sen tek başına kürsüde, ayakta bekleyip hakimin hayatını nasıl yönlendireceğini bekliyordun. Ve oraya çıktığım an, işte o an salon sessizliğe büründü, bütün bakışlar üzerimdeydi. Biraz utanmıştım ama geri dönüş pek mümkün değildi. Ben de olacaklara göz yummaya karar verdim ve kendimi adaletin kollarına teslim ettim.