Doğduğumuz ve büyüdüğümüz yerin hayatımız üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Dünyanın daha batısında yaşayan insanlar doğusuna göre daha teknolojik olarak gelişmiş bir ortamda yetiştikleri için imkanları ve olanakları daha boldur ve bu hayatta onları öne geçirmektedir.
Doğduğumuz bölgedeki insanların genel fiziksel özelliklerine sahip olmamız da hayatımızı etkilemektedir. Siyahi yani koyu tenli insanlar genel olarak fiziksel anlamda diğer insanlara göre daha kabiliyetli ve gelişmiş vücutlara sahiptirler o yüzden sporda daha başarılı olma olasılıkları oldukça yüksektir ki basketbolculardan ve atletlerden de bu belli olmaktadır. Tabii koyu tenli olmanın negatif yönleri de vardır. Yıllardır çözülemeyen ve önüne geçilemeyen ırkçılığın en büyük eylemlerinden biri ten rengine göredir. Geçtiğimiz zamanlarda her ne kadar önüne geçilmeye çalışılsa da ırkçılık hala dünyanın bir sürü bölgesinde insanlara adaletsiz şekilde davranılmasına sebep olmaktadır. İnsanların ten renklerinde doğup büyüdükleri yerin etkisi büyüktür bu yüzden doğup büyüdüğümüz yer böyle bir önem teşkil etmektedir.
Doğup büyüdüğümüz bölge inandığımız dini de etkilemektedir ve ırkçılığın bir ayrı eylemi de dinlere karşıdır yani tıpkı ten renginde olduğu gibi bir ayrımcılık ve adaletsizlik dininizde de sizi etkileyecektir. Irkçılığın yanı sıra inandığınız dinin ilkeleri ve kuralları sizin ve ilerde hayatınızda olacak insanların farklı etiklerinin ve inançlarının olacağından dolayı ortak bir fikre ulaşmanızı ve anlaşmanızı oldukça zorlaştıracaktır. Dininiz vereceğiniz kararları etkileyecektir ve bu yaşamınızı değiştirecektir.
Dünyanın batı tarafının doğu tarafına göre teknoloji alanında daha gelişmiş olduğu bilinmektedir ve bu batıda yaşayanlara doğuda yaşayanlara göre daha fazla imkan vermektedir. Üstelik her isteyen elini kolunu sallayıp doğudan batıya taşınarak oranın imkanlarından yararlanamaz. Doğunun imkanlarının, standartlarının ve konforunun yüksek olduğu gibi fiyatları da yüksektir. Hayat daha pahalıdır ve yapaydır. Yapay dediğim daha fakir ve gelişmemiş yerlerdeki samimiyet yoktur ve insanlar birbirleriyle zoraki olarak iletişime geçer. Üstelik gıdalar da her taraf bina dolu olduğu için doğal ortamlarda değil seralarda kimyasallar ile yetiştirilir ve doğal hallerinden çok daha lezzetsiz olmalarının yanı sıra zararlıdırlar da. Üstelik bu yapay yiyecekler köydeki doğal hallerinden daha pahalıdır çünkü eğer bu gıdayı satın almak isteyen tüketici bu imkanlarla dolu şehre gelip oranın imkanlarından yaralanmayı karşılayabiliyorsa bu yüksek fiyatlı yapay gıdaları da karşılayabilirler mantığı ile daha pahalıya satılmaktadırlar.
Ülkemizde de bölgeler arası farklılık insan hayatını büyük bir ölçüde etkileyip değiştirebilir. Hepimiz İstanbul’un ne kadar kalabalık olduğunun farkındayız. Bunun sebebi İstanbul’un imkanlar şehri diye bilinmesiyle aynıdır. İstanbul cidden Türkiye’ni imkanlar şehridir çünkü dünyadaki tüm markalar Türkiye’de iş yapmak istediklerinde ilk İstanbul’u tercih etmektedirler. Yabancı markaların ve milli markaların sahipleri ve yöneticileri hep İstanbul’da bulunmaktadır üstelik Türkiye’nin başkentinin Ankara olmasına rağmen. İstanbul Türkiye’nin en batısında yer almaktadır ve imkanlar şehri olarak bilinmektedir. Bence bu bir tesadüf değildir.