Dünyaya gelirken seçemediğimiz bazı özelliklerimiz vardır: saçımızın, gözümüzün rengi gibi. Günümüzde fiziksel özelliklerimizi yapay yöntemlerle değiştirebilsek de damarlarımızda akan kanı, benliğimizi değiştirmeyi başarabilmiş değiliz. Milliyetimiz ve nerede doğduğumuz bizim irademiz dışında gelişir, parmak izi gibi değiştirilmesi mümkün değildir. Kimliğimizi oluşturan bu etkenler karakterimizi, yaşam tarzımızı, başarımızı hobilerimizi dahi şekillendirir.
Dünyanın veya ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde ya da güneyinde doğup büyümek başarıyı ve yaşam şartlarını etkiler mi sorusu çokça tartışılan bir konudur. Fikir ayrılığına düşülen bu konuda başarı ve yaşam şartının belirtilen etkenlerden etkilendiğini düşünenler, farklılığın temel nedeninin maddi kaynaklı olduğunu savunuyor. Gelir düzeyi düşük olan ülkelerde eğitime ayrılan para daha az iken, refah seviyesi yüksek ülkelerde eğitime hatırı sayılır derecede bütçe ayrılıyor. Bu da alınan eğitimin kalite farkını ve sağladığı başarıyı gözler önüne seriyor. Öğrenci başarısında, ailenin sosyo-ekonomik düzeyindeki yeri de unutulmamalıdır.Yapılan araştırmalar sonucunda ailenin sosyo-ekonomik düzeyi ile gelir düzeyi, yaşadıkları sosyal çevre ve toplum içerisindeki statüleri okul başarısında önemli bir etkisinin olduğunu göstermektedir.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yaptığı şimdiye kadarki en kapsamlı küresel eğitim araştırmasında Türkiye 76 ülke arasında 41. sırada yer aldı. Sıralamada ilk beş sırada Asya ülkeleri, son beş sırada ise Afrika ülkeleri var. Toplam bütçesinin %30’unu eğitime harcayan Singapur’un başı çektiği sıralamada, İngiltere 20’inci, ABD ise 28’inci sırada. OECD yetkilileri, 76 ülkedeki sınav sonuçlarını temel alarak yapılan kıyaslamanın, eğitim ve ekonomik büyüme arasındaki bağlantıyı gösterdiğini söylüyor. OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleischer “Bu araştırmayla ilk kez küresel düzeyde eğitim kalitesini ölçtük. Amacımız zengin ve yoksul ülkelere kendilerini dünyanın eğitim liderleriyle kıyaslama fırsatı vermek, zayıflıklarını ve güçlü yanlarını görmelerini sağlamak ve eğitimde kaliteyi arttırmanın uzun vadeli ekonomik yararlarını göstermekti” dedi.
Numbeo ise 2019 yılına ait ‘yaşam kalitesi’ verilerini açıkladı. Listeye en üst düzeyde, yaşam kalitesi en iyi 226 şehir eklendi. Bu şehirler arasında Türkiye’den 4 şehir yer alıyor. Bursa 26. Sırayla birinciliği göğüslerken İzmir 27., Ankara 28. ve İstanbul 29. sırada yer alıyor. Seçilen illerin hepsinin büyükşehir olması da dikkatlerden kaçmıyor. Coğrafi konumlarının da avantajlı olması bu şehirleri ortak paydada buluşturuyor.
Veriler analiz edildiğinde başarıyı ve yaşam standartlarını ekonomik ve coğrafi olmak üzere iki ana faktörün etkilediğini rahatlıkla görebiliriz.
Öte yandan başarının bireye bağlı olduğunu savunan kesim de yok değil. Eğitimde başarı kavramıyla genellikle okulda okutulan derslerde geliştirilen ve öğretmenlerce takdir edilen notlarla, test puanlarıyla ya da her ikisiyle birlikte belirlenen beceriler veya kazanılan bilgilerin ifadesi olan “akademik başarı” kastedilmektedir. Bu noktada akademik başarıyı etkileyen öğrenci kaynaklı faktörler, benlik saygısı, özyeterlilik, motivasyon ve ders çalışma alışkanlığı olarak tespit edilmiştir.Yaşadığı ortama ve imkansızlıklara rağmen başarı merdivenlerini tırmanan birçok örnek ile karşılaşmaktayız.
Gaziantep’te 2016-2017 eğitim-öğretim yılında TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı) sınavlarında 120 sorunun tamamını doğru cevaplayan Aydan Zorlu’yu duymuşsunuzdur elbet. Zorlu, gazetecilerle yaptığı röportajda, evde boş zamanı olduğunda sürekli ders çalıştığını, babasıyla hayvanları otlatırken de test kitabını yanına aldığını anlatarak, “Fırsat buldukça test çözerim, okulda öğretmenlerim çok yardımcı oldu.” Taşımalı eğitimle her gün 12 kilometre mesafedeki ortaokuluna giden 8. sınıfı öğrencisi Zorlu başarının çalışarak kazanıldığını da dile getirdi.
Bunun yanında küçük şehirde yapılacakların kısıtlı sayıda olması bir konu üzerinde yoğunlaşıp onun yapılabilme ihtimalin güçlü kılıyor. Az alternatifle, çok alternatife karşı üstün konuma geçebiliyorsun. Ayrıca küçük şehrin alternatif azlığı, alternatif oluşturma çabasını getirebiliyor kendi alternatifini kendin oluşturuyorsun. Bu da hedefine daha kolay odaklanılmasını sağlıyor.
Bana şahsi fikrimi sorarsanız eğer, her insanın kendi şansını yaratabileceğini düşünüyorum. Kendi dışında gelişen dezavantajlar, o kişinin başarı yolunda engel olmamalı aksine daha çok çabalamasına ve pes etmemesini sağlamalıdır. Keza yaşam şartları da insanlar tarafından belirlenir, en iyiye ulaşmak her zaman kişinin elindedir.
Kaynak:
- http://efdergi.hacettepe.edu.tr/upload/files/3080basariiietkileienfaktorler-meta-analiz.pdf
Türkiye’de Öğrencilerin Akademik Başarısını Etkileyen Faktörler:
Bir Meta-analiz Çalışması
The Factors That Affects Students’ Academic Achievement in Turkey:
A Meta-Analysis Study
- http://www.hurriyet.com.tr/galeri-2019un-yasam-kalitesi-en-yuksek-sehirleri-belli-oldu-turkiyeden-4-il-listede-41083945?p=27
- https://www.webtekno.com/egitim-kalitesi-siralamasinda-turkiye-137-ulke-arasinda-99-oldu-h52273.html