Sabah kalktığımda kıvranmama neden olan bir heyecan ve emeğimin karşılığını almış olmamın verdiği sevinçle karışık bir his vardı. Evet! sonunda başarmıştım yarın benim adıma bir ödül töreni hazırlanıyordu. Saat 19.00 da hayalimde ki konuşmayı yapacaktım. İlk defa beni tanımak isteyen, beni merak eden insanlar ile aynı ortamda olacaktım. Bunları düşünürken bir yandan etrafı topluyordum. Her yerin mükemmel olması gerekiyordu. Çünkü yarın benim binlerce alanında başarılı olmuş insan önünde konuşma yapmama vesile olan başarımın en başından beri sıkı destekçisi ve takipçisi olan arkadaşım geliyordu. Bir yıllık uzun bir ayrılıktan sonra onu ilk defa görecektim. Çok mutluydum. Sürekli evin girişine bakıp duruyordum gelip geçenleri seyrediyordum. ve sonunda onun girişe doğru yaklaştığını gördüm. O kadar mutluydum ki kapıyı hemen açtım onun merdivenleri çıkmasını bekledim. Kapıya geldiği vakit tam anlaştığımız gibi 10.00 idi.(açıkçası onun ne kadar dakik biri olduğunu unutmuştum). Birbirimizi gördüğümüzde sıkıca sarıldık . O da çok heyecanlı ve bir o kadar mutlu görünüyordu. Biz onunla üniversitede tanışmıştık -üniversiteden bu yana tek arkadaşım - .Okuldaki herkes beni çok tuhaf buluyorlardı bunu açıkça yüzüme söylemeseler bile hissettiriyorlardı. Ama o beni böyle biri olmadığıma inandırmıştı. Daha sonra onu içeri aldım ve oturup eski anılarımızdan bahsetmeye başladık .Karşılıklı oturduğumuz zaman onu yakından inceleme fırsatı buldum ve kendimi ne kadar yıprattığımı fark ettim .Üniversite biteli yaklaşık 18 yıl olmuştu o hala genç görünüyordu. Benim ise saçlarım beyazlamaya, anlım kırışmaya başlamıştı. Onu kıskanmıştım. Ama kısa sürede bunu başarımın eseri olduğuna inanarak kendimi avuttum. Çok geçmeden arkadaşım benden, dinlenmek için izin aldı ve onu onun için hazırlamış olduğum odaya yönlendirdim. Konuşmamı gözden geçirdim ,bazı kısımları düzelttim derken 2 saat geçmişti arkadaşım kalkıp yanıma geldi ve hazırlanıp dışarı çıkmaya karar verdik. Onu yaşadığım yerin en gözde lokantasına götürmeye karar verdim. O da acıktığını söyleyerek benim bu fikrimi desteklemiş oldu. Taksi çağırdım ve birlikte beklemeye başladık. Aynı zamanda arkadaşıma bakıyordum onu hiç bu kadar sakin görmemiştim o hep enerji dolu bir insandı. Bu durumu yorgunluğuna bağlayarak kafamdan yok ettim .O sırada taksi gelmişti. Ben kapıyı açıp arkadaşıma yanıma geçmesini söyledim. O anda şoför bana çok değişik bir bakış attı. O bakış bana bundan 18-20 yıl önceki bütün arkadaşlarımın bakışını anımsatmıştı. Donup kalmıştım. Sonra şoförün bana nereye gitmek istediğimi sorması ile birlikte irkildim. Cevap olarak şehrin en gözde lokantasına götürmesini istedim. Adam çok tedirgin görünüyordu ve araba kullanış tarzı biran önce lokantaya varmak için uğraştığını kanıtlar nitelikteydi. Bunu taksicinin acelesi olduğu düşüncesine bağladım. Arkama yaslandım ve yolu izlemeye başladım. Arkadaşıma gelirsek, lokantaya varıncaya dek tek kelime konuşmadık ve bu durum içeri girip ayırtmış olduğum yere oturana kadar devam etti. Biraz sonra oturup konuşmaya başladık. Şimdi bir nebze daha neşeli duruyordu. Sonra garson elinde bir tane menü ile yanımıza geldi ve bir tane daha isteyince yine o garip bakışlardan biri ile bana baktığını fark ettim. Ya da bana öyle geliyordu çünkü yaklaşık altı yıldan beri ilk defa bir taksiye binip lokantaya gelmiştim. Kendimi o kadar projeye kaptırmıştım ki hayattan bu kadar kopmuş olabileceğim aklıma gelmemişti. Yemek boyunca arkadaşım hiçbir şey yememişti sadece tabağı ile oynayıp duruyordu. Bu hallerine alışıktım bu yüzden ona ısrar etmedim. Yemeğin ilerleyen vakitlerinde bana taşındığı şehirdeki hayatından bahsetti. O da benim gibi oldukça yalnız görünüyordu. Yemek bitip lokantadan ayrılınca eve yürüyerek dönmeye karar verdik. Yarın yapacak olduğum konuşmayı düşündükçe heyecanım katlanıyordu. Arkadaşım ise gelirken ki ruhsuzluğunu üzerinden atmış görünüyordu. Beni rahatlatmak için her yolu deniyordu.
Sabah uyandığımda elim ayağım birbirine girmişti. Vaktim daralıyordu ve heyecanıma yenik düşüyordum. Arkadaşım ise yeni kalkmıştı. Az sonra takım elbisemin hazır olduğunu bildiren bir telefon aldım ve takımımı almaya 20 dakikalığına gittim.Geri döndüğümde kapı zilini çaldım, çaldım. Açan olmadı neyse ki yanımda anahtarım vardı. İçeri girince arkadaşımı salonda otururken buldum ve niye kapıyı açmadığını sorunca ben olup olmadığımı anlamadığını söyledi. Ben de zaten çok umursamadım. Konuşmaya sadece 3 saat kalmıştı. Takımlarımızı giydik ve bizi konuşma alanına götürecek olan aracı beklemeye başladık. Bu arada onunla hiç ilgilenemiyordum. Sürekli konuşmamı tekrarlıyordum o da beni hiç bıkmadan dinliyordu. Nihayet araç gelmişti bizi konuşma salonuna bıraktı. Davetliler de yavaş yavaş geliyordu. Ben ise hiç içeri girmeden arkadaşıma oturması gereken yeri tarif ederek kulise doğru yöneldim. En ön orta koltuklar bize ayrılmıştı.
Saat 18.59 idi ve ben uzun bir konuşmanın ardından ismimi duyarak büyük bir alkış tufanı ile sahneye çıktım Konuşmam oldukça iyi ilerliyordu. Arkadaşım dahil salondaki herkes beni pür dikkat dinliyorlardı. Konuşmanın sonlarına yaklaşırken bu projenin başarıya ulaşmasında bana destek olan ve bugün de beni yalnız bırakmayan arkadaşımı sahneye davet ettim ve onun oturduğu koltuğa doğru bir işaret yaptım. İşte o an salon sessizliğe büründü ve bütün bakışlar üzerimdeydi .Onu tekrar davet ettim. O bana sadece gülümseyerek bakıyordu ama hareket etmiyordu. Bir anda salondaki şaşkın gözler birbirine dönerek fısıldaşmaya başladı. Daha sonra bu fısıldaşma büyüdü büyüdü ve büyük bir ses yığınına dönüştü .Benim için her yer flulaşmaya başladı…
Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey iki doktor ve bir hemşireydi. Yattığım yeri ve etrafı biraz inceleyince buranın bir klinik olduğunu anladım. Doktorlar kendi aralarında konuşuyorlardı hemşire ise bulamaça benzer bir ilaç karıştırıyordu. Kafamı yukarı doğru doğrulttuğumda arkadaşımın sevimli gözlerle bana baktığını gördüm nasıl olduğumu sordu ve ben de iyi olduğumu söyledim. O sırada odada bulunan diğer kişiler uğraştıkları işleri bırakarak bana döndüler .Doktorlardan biri bana doğru yürümeye başladı diğer doktor ve hemşire ise bana bakıyorlardı. Doktor yanıma yaklaşıp kiminle konuştuğumu sorunca şoka uğradım. Ona arkadaşımı işaret eden bir hareket yaptım o ise oraya boş gözlerle bakarak orada kimse olmadığını söyledi. O anda yaşadıklarım gözümde canlanmaya başladı ve en yakın arkadaşımın benden bir parça ve yalnızlığımın bir aynası olduğunu çok acı bir tecrübe ile öğrenmiş oldum. Başarımın bedelini zahmetli bir tedavi ile ödeyeceğimi hisseder gibiydim. Ama bu yazmış olduğum satırlar hala ayakta olduğumun ve artık gerçek arkadaşlarım ile gerçek bir hayat yaşadığımın kanıtıdır.