Bundan iki yıl önce ben 7. Sınıftayken çok sevdiğim bir sınıf öğretmenim vardı Zeynep Işık. Sınıfça bize ailemiz gibi ilgilenirdi. Bizim üstümüzde bu kadar emeği varken biz de onu oldukça mutlu etmeye çalışırdık şimdi de ona yaptığımız en güzel sürprizimizi anlatayım size.
Zeynep Hocanın doğum gününden üç gün önce ona bir sürpriz yapmaya karar vermiştik hemen içimizde bir görev dağılımı yapmıştık. Hediyeler, balonlar, içecekler, tabak ve çatallar, konfeti, bardak ve pasta ama asıl organizasyon hazırlayacağımız videoydu. herkesin Zeynep Hocaya olan duygularını anlattığı bir video olacaktı ve video çekenlerden iki tanesi de Zeynep Hocanın hem meslektaşı hem arkadaşı olan Vildan ve Medine Hocaydı.
sonunda o gün gelmişti 14 Mart herkesin Pi günü olarak bildiği ama bizim için anlamı çok daha farklı olan bir gündü – okulumuzda Pi gününde 4. dersten sonra okul bitişine kadar kutlama olurdu ama biz o zaman diliminde Zeynep Hocanın doğum gününü kutlamayı tercih ederdik- Sabah helyumlu balonları poşetin içine koyup öyle içeri sokmuştuk. Pastayı da bir arkadaşımız halletmişti, pasta öğlen teneffüsünde gelecekti. Saat 12 olmuştu herkes yemek yemek için aşağı inmişti. Öğretmenlerin de aşağı indiğine emin olduktan sonra sınıfı süslemeye başladık. Dolabın içine sakladığımız balonları çıkartıp öğretmen masasının ayağına bağladık ardından da hazırladığımız küçük notları bir zarfın içine koyup pasta ve hediyelerimizi koyacağımız masanın üstüne bıraktık. Ben ve bir arkadaşım aşağı pastayı almaya gittiği diğerleri ise tahtadan video açma ve süsleme gibi işlemleri gerçekleştiriyorlardı. Pastayı zar zor da olsa yukarı çıkarmayı başarmıştık. sınıfa girdiğimizde neredeyse her şey hazırdı hatta arkadaşlarım aldığımız güllerden bir tanesinin yapraklarını yere yol yapmış, tahtaya hepimizin olduğu bir resimi koymuşlardı. Her şey çok güzel gözüküyordu. Son dokunuşları da yaptıktan sonra işimiz bitmişti, neredeyse 15 dakikada her şeyi halletmiştik şimdi tek sorunumuz Zeynep Hocayı nasıl çağıracağımızdı. Herkesten farklı fikirler çıkıyordu ama hiç birini beğenmemiştik bence bu güzel sürpriz öncesi biraz korkutmalıydık. Aklıma çok güzel bir fikir gelmişti. “Mina merdivenlerden yuvarlandı zar zor sınıfa götürdük ama revire indiremedik. Hemen gelmeniz gerek” diyelim diye bir fikir sunmuştum ve herkesten geçer not almıştım. Aramızdan bu rolü güzel yapabilecek birini seçip aşağı gönderdik o aşağı inerken biz de kapının önünde elimizde konfetiler ile karşılıklı sıra olup onları beklemeye başlamıştık. Sıranın en başına ben geçmiştim bir yandan gelip gelmediklerine bakıyor, bir yandan da herkese hatırlatma yapıyordum. Bir 3 dakika sonra Zeynep hocanın koşar adımlar ile sınıfa yöneldiğini gördüm. Yüzü bembeyaz olmuştu. herkese geldiklerini söyleyip yerime geçtimKapı hızlıca açıldı ve Zeynep Hocanın yüz ifadesinin korkudan şoka geçişiyle konfetilerin patlaması bir olmuştu. Zeynep hoca beni ayakta sapa sağlam gördüğü için mutlu olmuştu bu çok belliydi az önce sınıfa koşan o endişeli yüz ifadesi şimdi şaşkın ama mutlu bir yüz ifadesine evrilmişti
Sonrasında olaylar hızla devam etmişti. Pasta kesilmiş, kızlar onları tabaklara bölerken geri kalanlar hediyelerini vermişti. Herkes pastasını alıp oturunca videoyu başlatmıştık ekranda tek tek bizler gözükmeye başlamıştık. Zeynep Hocanın ekrandaki kişiler değiştikçe mimikleri de değişiyordu, gitgide gözleri dolmaya başlamıştı. En son olarak tahtada arkadaşlarını görmesi bardağı taşıran son damla gibi göz yaşlarının göz pınarlarından firar etmesini sağladı. Video bittikten sonra Zeynep Hoca tek tek hepimize teşekkür etti. Doğum günü partisi bittikten sonra herkes sohbet etmeye başlamıştı aramızdan bir arkadaşımız hiç bir kadına sorulmaması gereken bir soru sordu “Hocam şimdi tam olarak kaç yaşındasınız” diye sordu. Zeynep Hoca sahte bir kızgınlık ile “Kadınların yaşı sorulmaz” diyerek cevap verdi.
Kalp durur, beyin unutur ama ruh ebediyen diri kalır onun için bu anıyı ruhuma hapsettim…