Yaz Tatili: İlk Deneyim

Biz öğrencilerin özlemle beklediği yaz tatili benim için bu sene (2019) sakin başlamıştı ama
sonlarına doğru gelişen bir gezi planı bir hayli heyecan vericiydi. 1 Ağustos’ta ilk defa yurt dışına
çıkacağım için bir hayli coşkuluydum ve tabii ki sabırsızlanıyordum, ayrıca ailecek gideceğimiz yerin
Paris olması bendeki beklentiyi ve sevinci arttırmıştı. Gün geldi ve uçakla havaalanına indik ve bir
anlık beynin bütün olanları algılaması için gereken süre başladı o sırada kalacağımız eve doğru yola
çıkmıştık. Etrafı izlerken binlerce hayal geçiyordu aklımdan ve heyecan verici serüven başlamıştı.
Paris’e indiğimiz gün Seine Nehri’nin yanından yürüyerek benim için yeni olan bu kültürü tanımaya
başladım ve etraftaki nostaljik havaya kendimi kaptırıp eski zamanlarda yaşama hissini veren bu
ortama ayak uydurmaya çalıştım. Nostaljik havanın yanı sıra dikkatimi ilk çeken ihtişamlı yapı tadilatı
devam eden Notre Dame Katedrali oldu, etrafının tadilat malzemeleriyle kaplanmasına rağmen bu
güzel yapının ihtişamı net bir şekilde hissediliyordu. Bu kısa ama etkili nehir yürüyüşünün ardından
turistik tekne turu ile Paris’in harikalarını yaklaşık 1 saatte gözlemlemeye karar verdik. Tekne
turundayken Paris’in içinde barındırdığı tarih beni derinden etkilemişti çünkü bu eski zamanları
aratmayan havası ile tüm şehir yapısının bütünleşmesi insanda harika etkiler bırakıyordu. Tekne
turunun içinde çoğunlukla müze, sanat merkezi ve kiliseler vardı bunların dıştan görünüşünün içi
kadar çok şey ifade etmediğini söylemek yanlış olmaz fakat bir istisna olarak Ruslar için yapılmış olan
kilisenin Kremlin Sarayı’nı andıran görüntüsünün güzelliğini söyleyebiliriz. Ve turun ortasında
karşımıza çıkan o muhteşem ve meşhur manzara Eiffel Kulesi’nin kanlı canlı kendisiydi, büyüklüğü ve
görüntüsü cidden inanılmazdı. Paris’e varış günümüzün gezi programı bu şekilde sonlandı. Sonraki
gün Louvre Müzesi’ni gezmeye karar verdik, bu müzenin içinin tamamını gezmenin 17 kilometreye
yakın olduğunu söylediler, aslında ilk başta ürkütücü bir rakam gibi gözükebilir ama merakın, hevesin
ve çoğunluk sebeple Mona Lisa gibi bir başyapıtı görmenin karşısında çok da korkunç olmuyor.
Müzenin eski bir kaleden bu hale dönüştürülmesi ve girişinde bununla ilgili epey bilgi ve maketlerin
olması ilgimi çekmişti girişte biraz oyalandıktan sonra içeride her uygarlığa özel olarak ayrılmış
bölmelere göz attık. Benim en çok ilgimi çeken Antik Yunan ve Mısır’a ait eşyaların sergilendiği
bölümdü ama tabii bu bölüm sadece müzenin bu kısmı için geçerliydi baya gezdikten sonra müzenin
diğer kısmında Mona Lisa’nın yer adlığını öğrendik ve upuzun bir sıranın ardından diğer bölüme gittik
bu bölüm diğerinden farklı olarak çoğunlukla heykel ve büyük ihtişamlı tablolar barındırıyordu. Mona
Lisa’yı görmek için sıraya girene kadar biraz Antik Yunan Tanrılarının heykellerini gezmeyi tercih ettim
ve bu kısım da benim ilgimi çekmişti, aslında çok hoş şeyler gördüm, mesela ismini çokça duyduğum
Sezar’ın heykeli gibi… Bu kısa heykel gezintisinden sonra Mona Lisa için sıraya dahil oldum. Yanındaki
odaya girdiğimde çok heyecanlıydım çünkü hayatımda gerçekleşebilecek nadir anlardan birine çok
yakındım, yaklaştıkça heyecanım arttı ve sonunda odaya girdim. Güvenlik önlemlerinden dolayı
normal bir tablo gibi değil de korumalarla çevrili bir cam kutunun içinde sergileniyordu. Ayrıca herkesi
acele ettiriyorlardı çünkü asıl amaçları herkesin bu güzelliği yakından görebilmesiydi. Bu anlık,
muhteşem olaydan sonra müzeden çıktık ve bu sefer rotamızda Champs-Elysees vardı. Caddeyi
gezmeye başladığımız an ülkemizde adı ‘lüks’ diye anılan bütün markaların fevkalade mağazalarıyla
baş başa buldum kendimi hepsini tek tek gezmek mümkün değildi ama ilgimi çekenlere girip bir göz
atmaktan kaçınmadım. 2 Ağustos gününü bu lüks caddeden sonra noktaladık. Bir sonraki gün ise
Monmarte adlı köy tarzı bölgeyi gezdik, Montmarte’nin içinde Ressamlar Sokağı diye adlandırılan
yerde ressamların çok kısa sürelerde nasıl harika insan portre yaptıklarına tanık olduk ve ondan sonra
Montmarte’yi genel olarak gezdiren bir tren turu yaptık, cidden insanı büyüleyen yer olduğunu
söylemek pek abartılı olmaz diye düşünüyorum. Yaz tatilinde ilk defa yurt dışına çıkma sevinci ve
coşkumla beraber yaşadıklarımın bana kattığı deneyim çok keyifliydi. Bu gezinin bana yaptığı en
büyük katkı içimdeki dünya kavramını geliştirdi ve genişletti ve kesinlikle dünyamızı keşfetmemiz gerektiği hissini oluşturdu.

 

(Visited 54 times, 1 visits today)