Kişisel olarak bence okulun insanı gerçek hayata cidden hazırlayıp hazırlayamadığını en iyi emekli insanlar yani her ikisini de dibine kadar yaşamış olanlar karşılaştırsa daha doğru olabilirdi. Çünkü herkes kendi bulunduğu durumdan şikâyet edebilir sadece. Doğal olarak ben de gerçek hayatı deneyimleyemediğim (ödevler, sınavlar ve yaşım sağ olsun) için sadece okulu pozitif veya negatif olarak eleştirebilirim. Hayat genellikle çatısız bir okul olarak anılsabile de okul maalesef yeterli değilidir.
Hayatımızın en önemli parçalarından olan iş hayatı ve okulu okulumuzu karşılaştırmak gerekirse, Okulda bize SUSUN diye bağırılırken ofiste KONUŞSANIZA diye bağırırlar. Bilmezler susmaya alıştığımızı. Okulda kopya çekmeyin derler. Ofiste ise “Amerika’yı kendiniz keşfetmeyin.” derler. Bilmezler bize yasak kopyala yapıştır. Okulda ödev benimdir, sunum benimdir, sınav benimdir. Ofiste ise bizimdir yaptıklarımız. Bir elin nesi var iki elin sesi vardır ofiste. Okulda sınıf arkadaşlarımızı rahatsız etmememiz gerektiği söylenir. Ofiste ise iş arkadaşlarımıza sormamız gerektiği bütün soru işaretlerimizi. Okulda öğretmenler hiperaktif olduğumuz için çatarlar kaşlarını. Ofiste ise pasif olduğumuz için. Okulda yerimizden kalkmamamız gerektiğini, oturmamız gerektiğini söylerler. Ofiste oturmayın diye kızarlar. Okulda her şey ile alakalı az şey gösterilirken, ofiste az şey ile alakalı her şeyi bulabiliriz. Bu kadar çok örnekle sanki okulların kötü olduğunu savunuyormuşum gibi olmasını hiç istemezdim. Bu yüzden sanırım biraz da onları övmem gerekiyor. Mesela okul hayatın adil olmadığını hayattan daha iyi öğretebilir. Bunun dışında gelecekteki arkadaş grubu içinde geçen konuşmalarda TDK’yi temsilen yazım kuralları bilgimiz ile fazlasıyla aydınmışız imajı oluşturabiliriz. Matematik dersimizde hep hesap makinesinden uzak tutuluruz (nedenini bilmen, sanırım gelecekteki hayatımızda hepsini yok edecekler) ama bu sayede dört işlem hızımızla zincir marketlerde indirimleri kolayca hesaplayabiliriz. Okuldayken kendimizi gelecekte hayal ederek motivasyon edebilirken gerçek hayata atılınca gelecek hayal kırıklarına dönüşüp cam kırıklarından daha çok acıtır.
Jean Jacques Rousseau dediği gibi “Birçok insan matematiğin yasalarını bilir ve güzel sanatların birçoğunda beceri sahibidir. Fakat çoğu insan yaşamı yöneten yasalarla, yaşama sanatı denilen o güç sanat hakkında az şey bilir. Bir insan uçak yapabilir ve onunla bütün dünyayı baştanbaşa dolaşabilir. Fakat nasıl mutlu, başarılı ve memnun olunacağını öğreten o basit sanatın tamamıyla cahildir.”
Özetlemek için eğer ben hayatımda yazar olmak istediğimi seçebilseydim bu yazı bütün okuyucularını etkileyebilirdi. Ama kendimi bildim bileli öğrenci olduğum için bu yazı sadece ay sonuna hatta bu gecenin gece yarısına kadar yetiştirmem gereken bir ödevim. O yüzden üzgünüm sevgili okuyucular cümle devamlılığını ve düzenini sağlayamadığım için. Rahat okullar belki yeterince geniş değildir bizim şişmanlığımız için.