Dünyanın her yerinde insanlar yaklaşık 5 yaşından itibaren eğitim hayatlarına başlarlar. Kültürel olarak her ülkenin farklı eğitim sistemleri ve yöntemleri vardır ve çoğunun amacı öğrencilerin yeteneklerini değerlendirip
onları meslek hayatına hazırlamaktır. Bazı ülkeler bu felsefeye uyarken öbürleri eğitimi sadece ezberlenecek yüzlerce konudan farklı görmüyor. Bu sistem öğrencileri hayata hazırlamaz, sadece tek yönlü düşünmelerini sağlar. Örneğin bu tür öğrencilere matematiğin ne anlama geldiğini sorsanız cevap veremezler, çünkü matematiğin onlara çağrıştırdığı kalıplar ve soruda işaretlenecek 4 veya 5 şıktan daha fazlası değildir. Halbuki derslerde öğrenilecekleri öğrencilerin beyinine bu şekilde koymak sadece o bilgiyi sabit görmelerine neden olur. Hiçbir zaman bir sorunun tek cevabı olamaz.
Eğitim sistemi ezberleme temelli olan ülkelerde yalnızca öğretim yöntemi hatalı değildir, öğrenciyi sınavlarda nasıl değerlendirdiği de başka bir kusurdur. Normalde sınavların amacı öğrencinin bir soruya veya soruna yaklaşımına bakmaktır. Cevap hatalı olsa da çözümde izlenen yol benzeri olmayan bir yöntem olabilir. Sadece cevap odaklı değerlendirmek ise öğrencinin o konuyu anlayıp anlamadığına bakmak değildir, yalnızca o soruyu “doğru” yanıtlayıp yanıtlamadığına bakmaktır. Doğru yanıtlamaktan kasıtım cevap anahtarındaki yazının metinde bulunup bulunmadığı. Bir öğrenciyi bu şekilde değerlendirmek onun hafıza yeteneklerini ölçer, soruyu kavrayıp kavramadığını değil.
Diyelim ki bu öğrenciler üniversiteyi bitirdiler, diplomalarını aldılar ve hayata başlamaya hazırlar. Geriye baktıklarında harcadıkları 16 senenin kendilerine ne kattıklarını düşündüklerinde alacakları cevap neredeyse hiçbir şey olacak. Hayatta verdiğimiz kararlar sadece 5 şıktan mı oluşur? Bu sorunun yanıtı hayır ise neden bir soruda 5 şıkla sınırlandırılıyoruz ki? Bize sodukları sorular da gerçek hayata ilişkin değil mi? Bir konuyu anlamaktan ve kavramaktan mahrum bırakılmak yalnızca vizyonumuzu daraltır. Görüş alanımızın daralması da bazı olayları görmemizi engeller. Örneğin orijinal fikirler genelde bir olaya hiç kimsenin bakamadığı bir noktadan bakarak ortaya çıkar. Tek yönlü bakarsanız hiçbir zaman orijinal olamazsınız, sadece tekrarlarsınız. Hayatta da iyi bir yol izlemek için mutlaka çok yönlü düşünmemiz gerek.
Sonuç olarak eğitimde yalnızca müfredat değil, öğretim yöntemi de önemlidir. Küresel olarak kusurlu eğitim sistemleri tekrardan düzenlenmelidir. Hafıza temelli bir insan sadece ezberlediğinden bildiklerini kullanarak yeni bir ürün oluşturamaz. Bir bilgiyi kafamızda tutmayı öğrenmek yerine onun mantığını kavrayıp nasıl ve nerede kullanacağımızı öğrenmeliyiz. Aksi takdirde onu başka nerede kullanabileceğimizi asla bilemeyiz. Geleceğimiz için ve başkalarının geleceği için hafızaya ve ezbere dayalı eğitim sistemini sonlandırmalıyız.