Çok eskiden “Vahşi Yaşam” adında çok büyük bir hayvanat bahçesi vardı. Orada aslanlar, rakunlar, maymunlar ve daha bir çok hayvan vardı. Gül adında bir kız, ablasıyla birlikte bu hayvanat bahçesine gitmeye karar verdiler.
O gün hayvanat bahçesinde kelebek sergisi varmış ve arkadaşım Suna bunu bana söylediğinde duyduklarıma inanamıyordum! Haftalardır beklediğim sergi sonunda gelmişti. Hemen ablama haber verip sergiye gitmek için yola çıktık. Yanımıza fotoğraf makinesi aldık. Not tutmak için kağıt ve kalem aldık.
Gül ve ablası sergiye gittiklerinde çok güzel bir ortamla karşı karşıyalardı. Sadece oradaki hayvanları görmekle kalmayıp, Gül’ün heyecanla beklediği kelebek sergisine girdiklerinde Gül ve ablası çok mutlu oldular. Her yerde renk renk, çeşit çeşit kelebek vardı. Hepsine yakından baktılar, incelediler hatta fotoğraf çektiler. İncelemeleri bittiğinde hava kararmaya başlamıştı. Gül ve ablası eve dönmek için yola çıktı. Eve gelip gün boyu neler gördüklerini annelerine anlattılar. Annelerine anlatırken hala çok sevinçliydiler.
Yatma vakitleri gelmişti, pijamalarını giyip, dişlerini fırçaladılar. İyi geceler dedikten sonra Gül ve ablası yataklarına gittiler. O gece uykuya dalmadan önce Gül’ün aklında rengarenk kelebekler vardı. Ama en güzeli yeşil noktaları olan kelebekti. Gül o kelebeğin fotoğrafını babasına gösterecek ve odasına asmak için çerçeve yaptırmasını isteyecekti. Gül, sabah kalkıp okula gidince, okuldaki arkadaşlarına, hayvanat bahçesinde gördüklerini anlatmak için sabırsızlanıyordu.