Gerçek dediğimiz kavram nedir aslında?Belirli insanların perspektifinden bakılarak mı gerçek yorumlanmıştır?Yoksa hayatın başladığı andan beri belirli bir kavram mıdır?Eğer gerçeklik belirli bir kavramsa ve evrende var olan bir kavram yok olamıyorsa,yok olan bir kavram var olamıyorsa gerçekliği ya yaşıyoruzdur ya da onu yaşamak için çabalıyoruz dur. Hazırsanız gerçeklik yolculuğumuz başlasın.
İnsan, hayatı boyunca kendi düşünce ve inancı gereği kendinden üstün bir varlığa inanmak ister ve inanır da.İnandığımız veya sürü psikolojisine uyup inanmak için çabaladığımız o varlığın gerçek olup olmadığına nasıl inanabiliriz?İnsanoğlunun varoluşundan beri insanlar,çoğunluk ne yaparsa onlara uyup yaşamlarını devam ettirdiler.Tabii ki bu bilgiden sonra aklımıza ilk gelen soru sürü psikolojisiyle bağlantılı oluyor.Bu zamana kadar inandığımız veya inanmaya çalıştığımız o varlık ya sürü psikolojisi sonucu ortaya çıkan gerçekliği öğrenme çabamız ise?
Sürü psikolojisi kavramına biraz daha yakından baktığımız zaman tarihin tozlu sayfalarını incelememiz gerekiyor.Eskiden beri sürü psikolojisine uymanın hep bizi iyi yerlere götüreceği söylenir fakat biz bu yargıyı derinlemesine düşününce özgünlük kavramı karşımıza çıkıyor.Eğer herkesin yaptığı veya düşündüğü şeyleri kendi üzeremizde uygularsa özgünlük diye bir kavram ortadan kalkıyor ve insan özgün olmadığı sürece kendi kişiliğini bulamıyorsa o zaman sürü psikolojisine uyan bireyler kişiliklerini gizleyen bireyler olabilirler.
Sonuç olarak sürü psikolojisi bazı durumlar için iyi bir davranış olarak algılansa da bazı durumlarda insan kendi kişiliğini ve benliğini bulup herkesin inandığı ve yaptığı şeyleri yapmamalı.Böylelikle ulaşmaya çalıştığımız o gerçeklik kavramına bir adım daha yaklaşmış oluruz.Eğer ulaşamazsak da bizim gerçek sandığımız ama yalanı da gerçeği de içinde yaşatan bu dünyada kapana kısılıp kalırız.Bu durumda gerçeklik bizim için sadece sürü psikolojisinden ibaret olur.
Eğer göz önünde bulundurduğumuz bu konu doğruysa o zaman gerçeklik sadece sürü psikolojisinden ibaret diye düşünebiliriz fakat o zaman önümüze çoğu kişinin inandığı gerçeğin sadece bir andan ibaret olduğu yargısı geliyor.Gerçek sadece bir andan ibaretse o zaman biz hayatımızı ne tür bir kavramla açıklayabiliriz?Veya açıklayabilir miyiz?İşte insan bu noktada gerçekten tıkanıyor ve nasıl yaşadığımızı sorgulamaya başlıyoruz
Hayat bize gerçekliği öğretmek için iki tane yol gösteriyor.Birisi ışıklı diğeri de karanlık yol.Işıklı yoldan geçerken ışıkları söndürmeden geçmeyi başarabilirsek sonunda gerçeklik bizi buluyor,karanlık yol ise bize gerçekliği anlatmaya çalışan bir çabadır.Sadece bir çaba.İşte o ışıklı yolun sonunda bizi bulan gerçeklik bir ândan değil bir hayattan ibarettir…