Birçok şeyi değiştirebilirsiniz şu hayatta. Elinizden geleni yaparsınız ve sonunda alırsınız ödülünüzü, her şey farklıdır artık. Fakat öyle şeyler vardır ki ne yapsanız boş, ne yapsanız nafile. Bunlardan biri de insanların düşünce yapısıdır. Bir kere oturduktan sonra ne kadar uğraşırsanız uğraşın fikirler, ait oldukları zihni terk etmezler.
Bunun bana kalırsa en büyük sebebi, fikirlerin insanın kendisi olduğu düşüncesidir. “Fikirlere kurşun işlemez.” der bu konuyu işlediği eserinde Alan Moore. Haklıdır da aslında. Düşüncelerimiz, bize ait olmalarına rağmen biz ölsek dahi yaşamaya devam edecektir. Biz de fikirlerimizden ibaretsek, bu ölümden sonra da bir bakıma yaşadığımız anlamına gelmez mi?
İnsanın kendisi için bu denli önemli bir hazineyi değiştirmek istememesi anlaşılabilir. Fakat bu istek, zaman zaman bizi akla aykırı şekilde davranmaya itiyor. Kitap karakterlerini örnek alanlara asla tepki göstermezken televizyon karakterlerini örnek alanlara hemen yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya başlıyorsak, orada durup düşünmemiz gerekiyor. Televizyondaki karakterler kurgudan ibaret olduğu için yanlış olduğunu mu söyleyeceksiniz? Hatırlatırım ki okuduğumuz kitaplarda da çoğu karakter kurgu. Televizyon karakterleri kötü örnek mi teşkil ediyor? Jim Moriarty ve nicelerinin de kitaplarda yer aldıklarını belirtmekte yarar var.
Üstteki paragrafta şu ana kadar duyduğum bahanelere cevap verdim, vermeye çalıştım. Fakat siz hala ikna olmadınız, değil mi? Suç sizde değil tabii, ben de mükemmel bir anlatıcı olmayabilirim, fakat buradaki sıkıntı bence biraz daha farklı. Kitapların da zararlı olabileceğini kabullenmek zor geliyor, televizyonu masum olarak düşünmek içinizi bunaltıyor. Çünkü hayatınız boyunca size böyle öğretildi. Kitaplar daima iyi, televizyon daima kötü…
Herkesin dediklerini duya duya emin olduk televizyonun düşman olduğuna. Kanalları belgesel odaklı olanları atlayarak gezmemiz de güçlendirdi bu inancımızı. Gözümüzün önünde sakıncalı kitapları rafın arkasına itekleyenleri görmedik, duymadık, bilmiyoruz. Oysa bıraksak üç maymunu oynamayı… Değiştirsek her şeyi, gelişmekten korkmasak.
Bunun sebebinin bir düşünceden kaynaklı olduğunu söylemiştim. O zaman bu düşünceyi kendimce düzelterek veda etmeyi uygun buluyorum. İnsanı insan yapan, düşüncelerinden ziyade bunları değiştirme ve kendini geliştirme konusundaki cesaretidir.