Değerli anneciğim ve babacığım;
Size bir haber vermek istiyorum. Biliyorsunuz ki, herkesin olduğu gibi benim de hayallerim var. Hayallerimin ülkesi Amerika’ da, güzel sanatlar eğitimi almak. Yaz tatilinde sizin haberiniz olmadan Amerika’nın bir çok üniversitesine görüşmeye gittim. Bir çoğu mükemmel geçti. Eminim ki şuan neden bunu anlattığımı sorguluyorsunuz. Lütfen mektubumun daha başından beni yargılamaya başlamayın. Çünkü sizi çok mutlu edecek bir haberim var. Çok bekletmeden başlayayım.
Arkadaşlarımla kahve içerken, laf arasında üniversite sınavının açıklandığını öğrendim. Fakat telefonumu ve kimliğimi evde unuttuğum için sınav sonucumu öğrenemedim. Arkadaşlarımla birkaç saat daha gezindikten sonra sınav sonucumu merak edip eve geldim. Hemen bilgisayarımı çıkarttım ve giriş ekranını açtım. O sırada telefonuma, bütün hayatımı değiştirecek bildirimin geldiğini tabii ki anlamamıştım.
Aklımı tamamen sonuca odaklamış bir şekilde işlemleri hallettikten sonra sonuç ekranı karşımda duruyordu tam da sizin istediğiniz bir sonuçtu. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanmıştım. Peki ben neden sevinemiyordum yada kendimi gelecekteki doktorlardan biri olarak göremiyordum. Bunu bilmiyorum. Bu sonuca hiç sevinmediğim, yüzümden okunabiliyordu. Oysa siz, bu haberi duyduğunuza çok sevindiniz ve gururlandınız.
Sonucu öğrendikten sonra kendimi dışarıya attım. Çünkü ne yapacağımı kestiremiyordum. Evin duvarları üstüme üstüme geliyordu. Çok stres olduğumu fark ettim. Tam kendimi sakinleştirmek için ” Pinhani- Nehirler Durmaz” şarkısını açacakken, telefonuma bildirim geldiğini anımsadım. E-postalarıma baktım. gelen posta Alabama Üniversitesi’ndendi. Hemen yakınımdaki bir bankın üstüne oturarak e-postayı açıp açmayacağımı düşündüm ve açmaya hazır olduğumu hissettim.
İlkokuldan itibaren hayalini kurduğum ressamlığa bir adım daha yaklaşmayı başarmıştım. Daha sonra aklıma siz geldiniz. Doğduğumdan beri istediğiniz doktorluk mesleği mi, yoksa küçüklükten beri istediğim ressamlık mı? Banktan kalkıp kafamdaki düşüncelerle, sahil kenarına doğru yürümeye başladım. Hala binlerce soru kafamı kurcalıyordu. Bir kütüphaneyi düzenler gibi kafamı meşgul eden bu soruları düzenleyip, iki grup oluşturdum. Grupların içindeki düşüncelerimi tek tek saydığımda, eşit olduklarını fark ettim.
Ancak tek bir şeyi yerleştiremediğimin farkına vardım, “mutluluğu”. Bir türlü onu nereye koyacağımı kestiremiyordum. Ailemin mutluluğu mu önemliydi, yoksa benim mutluluğum mu? Sonrasında kendi mutluluğumun daha önemli olduğunun farkına vardım. Hiçbir insan, mutsuz olduğu işte çalışmamalıydı. Evet insanlara faydalı olmamı istiyor olabilirsiniz, fakat insanlara faydalı olmak sadece tıpta kullanılan bir kelime değil. Ressamlar da faydalı olabilir. Mesela, onların baktığında rahatlayacakları resimler çizmek, psikolojilerine iyi gelebilir.
Anneciğim ve babacığım ben de sizin gibi ülkeme hizmet vermek ve onu gururla temsil etmek istiyorum. Bunu da doktorluktan çok ressam olarak daha iyi sağlayacağımı hissediyorum. Bu konuda da, sizden destek bekliyorum. Umarım beni anlayış ile karşılarsınız. Düşüncelerinizi ve desteğinizi beklediğim mektubunuzu, lütfen bana en kısa zamanda yazmanız dileği ile.
Sizi çok seven kızınız
Nehir ERCAN