Bu yaz tatilim diğer yaz tatillerimden biraz daha farklı geçti. İlk olarak, her yaz yaptığımız gibi ailecek Antalya’ya gittik. Antalya’da Akdeniz’in ılık sularına bırakmanın keyfini yaşadık. Denizden fırsat buldukça şehri gezdik, Kepez’deki Park Orman’da piknik yaptık, at bindik, bisiklet sürdük. Güver Uçurumu’na gittik. Adrasan yakınlarındaki Ulupınar’da her yaz yaptığımız gibi yemek yedik. Ulupınar dağların arasında çok ilginç bir yer. Akarsuyun üzerine platformlar yapmışlar. Siz yemek yerken altınızdan akan sularda alabalıkları, su yılanlarını, ördek ailelerini görüyorsunuz. Yani burası klasik lokantalardan çok farklı keyif aldığınız bir mekan, Daha sonra Liman mevkiindeki Sarısu’dan 6 kişilik teleferiğe binerek Tünektepe’ye çıktık. Antalya’yı, dağları, denizi, adaları yüksekten seyrettik. 10 gün kadar süren Antalya tatilimizi bitirerek Ankara’ya döndük.
Bir ay kadar sonra da annem, kardeşim ve ben iki günlük Kapadokya turuna katıldık. Buraların tarihini, peribacalarının nasıl oluştuğunu öğrendik. Burada benim en çok ilgimi çeken şey ise çok fazla kilise ve şapel bulunmasıydı. Ihlara Vadisi’ne inerken bacaklarım kopacakmış gibi hissettim. Çıkması ise ayrı bir işkenceydi sanki. Ancak orada gördüğüm manzaralara kesinlikle değdi.
Kapadokya turundan iki hafta sonra da annem ile Doğu Karadeniz turuna katıldık. Bu gezide, Trabzon Ayasofyası, Sümela Manastırı, Ayder Yaylası, Bandırma Vapuru, Memiş Ağa Konağı gibi birçok yeri ziyaret ettik. Ayrıca, Ordu’da bulunan teleferiğe binmek beni biraz korkuttu. Çünkü, teleferik o kadar alçaktan gidiyordu ki binaların çatısına sürtünecekmişiz gibi hissettim.
Özet olarak bu yaz çok eğlenceli, keyifli, bazen de yorucu, dolu dolu bir yaz geçirdim.