Melisa yine kendini boşluğa bakarken yakalamıştı. Bunu ilk yapışı değildi gerçi. Yine de bu onu her seferinde şaşırtıyordu.
“Nasıl oldu da böyle bir durumu ben yaşıyorum?” diye düşünürdü hep. Nasıl olmuştu da onun gibi bir kız başkasını böyle sevebilirdi? Onun gibi sert biri, onun gibi duygusuz, burnu havada biri, başka birini kendinden fazla önemseyebiliyordu?
Ders çalışıyor olması gereken kalemi saçına dolayıp düşünürken yine umutsuz hissediyordu. Onu sevmesi için hiçbir neden yoktu ne de olsa. Erkekler onun gibi kızları sevmezdi değil mi? Erkekler sarışın kızları severdi, mükemmel hayatları, mükemmel yüzleri olan kızları severlerdi. Melisa gibi kızlar her zaman ana karakterin gölgesindeki kızdı. Her filmde olan, sadece o güzel ana karakteri daha güzel göstermek için arkada olan kızdı. Kimsenin o karaktere bakıp da “Acaba onun hayatında ne oluyor?” diye düşünmediği kızdı.
Bu durum tuhaftı aslında. Melisa daha önceden hiç bu kadar özgüvensiz hissetmemişti. Çoğu insandan fazla düşündüğünü bilirdi, özellikle kendi yaşlarındaki çoğu insandan. Güzel bir yüzün hiçbir şey ifade etmediğini de bilirdi ama her nasılsa, onu düşündükçe bildiği her şeyi unutur gibiydi. Onun etrafında olsa da olmasa da her zaman onun için yeterince güzel olup olmadığını düşünürdü, onun için yeterince zeki olup olmadığını. Yine de, her düşünüşünde tek bir sonuca varırdı. Sanki ne yaparsa yapsın o sonuca çıkmak zorunda gibiydi.
Onun için çalışacaktı. Onun için elinden geleni yapacaktı. Onun için en iyi notları alacak, onun için iyi bir insan olacaktı. Onun için çok çalışacaktı. Ne de olsa gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur, değil mi?
Uğruna Çalışılacak Biri
(Visited 25 times, 1 visits today)