Kişiliğini Bul

Neden insanlar kitaplardaki karakterler gibi davranınca normal algılanıyor da televizyondaki ünlüleri taklit edince halktan soyutlaştırılıyorlar?İnsanların bilinçaltında nasıl kavramlar var da onları böyle düşünmeye teşvik ediyor?Aslında bizim normal bulduğumuz hareketler ve davranışlar anormalse ve bizim anormal bulduğumuz düşünceler ve hareketler normalse?Bu düşüncelerin doğru olup olmadığını kim beliyor veya kim belirlemiş?

İnsanların hepsi birbirinden farklı düşünce yapısına sahiptir yani bir konu üzerinde milyonlarca fikir çıkabilir.Bir insanın bilinç altında ne olduğuna öğrenmek için genellikle belirlenen bir konu hakkında yaptığı yorumlar dikkate alınır.Uzun zamandan beri televizyon izleme yüzdesi, kitap okuma yüzdesine oranla çok yüksek.Bu demek oluyor ki televizyondaki karakterler halk tarafından daha çok biliniyor.Kitaplar ise çok geniş bir konu yelpazesinde olduğu için kitaplardaki karakterler çok fazla bilinmiyor.Bu konuyu biraz daha düşündüğümüzde  aklımıza ilk gelen şey bilinen ve halk arasında popüler olan bir kişiliğe bürünmek halk tarafından doğru karşılanmıyorken, bilinmeyen bir kişiliğe bürünmek halk için bir şey ifade etmiyor.Peki neden ?

Belki de insanların geçmişten beri bilinçaltında olan herkesle benzer olma korkusu vardır.İnsanlar bazı konularda hep daha önde ve daha belirgin olmak ister,bu durum ise onların isteklerini gölgelediği için korkuyorlardır.Korkularını ise herkes tarafından tanınan biri gibi olmaya çalışan bir bireye eleştiri şeklinde aktarıyorlardır. İnsanlar korkularını,sevinçlerini,üzüntülerini ve mutluluklarını hep başka bir duygu ardına gizleyerek karşı tarafa aktarırlar,bu nedenle normal bir iletişimde karşımızdaki kişinin bilinçaltında neler yattığını hiçbir zaman bilemeyiz ve bu demek oluyor ki  hiç birimizin birbirimizle  gerçek bir ilişkisi yok.Belki de herkes tarafından bilinen bir birey gibi davranmamak bizim yararımıza olan bir şeydir ve halk bunun için haklı bir eleştiride bulunuyordur.Aslında herkes gerçek bir ilişki istiyordur.Eğer bu eleştiri olumlu bir eleştiriyse halk bu eleştiriyi yaparken karşı taraftaki kişinin bilinçaltını anlamak için mi yapıyor?Tabii ki de hayır,kimsenin aklına bir şeyi eleştirirken karşısındaki kişinin bilinçaltı gelmez.Peki insanlara bu doğru yargıyı düşündüren şey ne?

İnsanların yalanlardan sıkılmış olması ve tamamen gerçeği öğrenmek istemesi bu yargıyı düşünmeye teşvik eden en büyük etken ama kimse bunun farkında değil.Çünkü kendimize bile dürüst davranmadığımız için hiçbir zaman bunun farkına varamayacağız.Gelelim kitaplardaki karakterlere.Bilmediğimiz milyonlarca kitap var,bu kitapların arasında hiç bilinmeyen veya çok az kişinin okuduğu yazaralar var.Halkın büyük bir kesiminin bu kitaplardan haberi bile yok.Çevremizde onlarca insan var ve biz farkına varmadan onların bilinçaltına ulaşıp gerçek bir ilişki kurmak için çabalıyoruz.Bizim ilişki kurduğumuz veya kurmaya çalıştığımız çoğu insan televizyondaki karakterler gibi davranmıyorlar zaten.Onlar hiç bilinmeyen yazarların hiç bilinmeyen kişiliklerine bürünüp karşımıza çıkıyorlar.Aslında geniş bir perspektifte bu konuya  baktığımızda, ilişkilerimizdeki insanlar kendi kişiliğinde değil.İlişki bir insan için her şeyse,insanın var olması için iletişim ve insan ilişkileri gerekiyorsa ve bu ilişkiler gerçek kişiliklerle olmazsa dünyada şu an var olan insanoğlu  birbirinin kişiliğine gizlenen  korkak insanlardan ibaret.Bu durumda insanoğlu dediğimiz kavram aslında bize farklı kişilikleri öğretmeye çalışıyorsa…

(Visited 47 times, 1 visits today)