Hani her şeyin kendine has bir göreceliliği vardır misal zaman, aşk, arkadaşlık ya da en basitinden hayatın anlamı görecelidir. Benim herkes için olan anlamım da görecelidir, baktığınız açılardan yahut yerlerden beni farklı şekillerde görebilirsiniz muhtemelen.
Ben kişiden kişiye değişiyorum çünkü, bazen insanlar içimdekileri görmeyi reddediyorlar. Kafamdaki düşünceler nehrinde balık tutmaktansa veya sıcacık duygu denizimde yüzmektense, fotoğraflarımı çekip geçmeye seçiyorlar. Sanırım en kaçınılmazı bu olsa gerek, her gün selam verip geçmek ama merak etmemek.
Ben kişiden kişiye değişiyorum çünkü bazen insanlar “ben”i tanıma zahmetine giremeyecek kadar meşguller. Bunun yerine kendi kafalarındaki kilden beni tanıyorlar, kime sorsan farklı bir kişi nereye baksan farklı bir sima
ama sorsan hepsi de ben. Sahi yahu kim oldum ben? Sizin kilden adamlar mı yoksa kutuda mı saklı?
Ben kişiden kişiye değişiyorum çünkü herkes paletteki renkleri kullanmayı bilmez. Az su ile sulu boya yapmak zor ve yoğundur, çok su ile sulu boya yapmak ise her zaman ıslak ve biraz da siliktir belki. Her zaman kararında su kullanmak ve ölçülü boyamak gerekir. Öylece dümdüz de boyanır mı resim peki? Boyanmaz, her tonu ayrı her köşeyi farklı ayarlamalısın ki güzel bir ürün ortaya çıksın. Hatta bazen gerekirse eğer farklı renklerle karıştır dağıt birleştir özünü kaybettir ancak ayarında kullanmak gerek. Zahmetli biraz sanki.
Ben kişiden kişiye değişirim çünkü saklandığım sahne arkasına herkesi alamam. Sahnedeki “ben” daha çok
bilinirim, sahne arkasındaki beni kimse görmez kimse bilmez. Anlatsam inanmazlar, göstersem ise bakmazlar. Elbette herkes görecek değil ya? Görenler bilirler tanırlar ben dediğim o kavramı, belki onlar bile yanlış görmüşlerdir, gözlüklerini taksalar bari.
Ben kişiden kişiye değişirim çünkü eskimiş bir kitabı herkes okumaz. Kimine olağan kimine sıkıcı kimine ise
nostaljik gelir. Sayfaların arasındaki eskimiş toz kokularını, satırlardaki yabancı sözcükleri ya da kulağa hitap etmeyen cümleleri herkes anlamaya çalışmaz. Belki de kitabı okumayıp ellerinden anlamsızlıklar silsilelerine katlanamadıkları için bırakırlar, kim bilir?
Ben kişiden kişiye göre değişirim çünkü bulunduğum kabın şeklini alırım. Bazen küresel bazen kübik olurum ancak hacim ve ağırlığımı korurum. Herkes bende kendine hitap edebilecek bir şekil, belki de bir cisim bir nokta bulsun diye şekillerden şekillere girerim. Kim bilir belki de aradığım şeyi bulamadıkça insanların aradıklarına yetişmeye çalışıyorumdur. Başarılı mıyım tartışılır ancak sanırım işimi yaparken kendi tanıdığım “ben” kaybolmakta.
Ben kişiden kişiye değişirim çünkü ben bir bütünün parçası değilim, her yere her şekle uyarım. Belli bir kavrama ait değilim, kalıplara sığamam. Belki de sığamam değil de kendimi sığdıramam, sığmak için ya çok büyük ya da çok küçüğümdür muhtemelen. Başka bir kalıp da aramam, isteyen istediğine sığdırsın diye.
Ben kişiden kişiye değişirim çünkü ben aslında gerçek olmayan bir kurgusallıkta bile yokum, olmadım ve belli ki uzun bir süre de olmayacağım. Elbette biri beni bulur çıkarır ama ben olmadıktan sonra beni çıkartmanın manası ne?