Eğlence mi? Zaman Kaybı

Beni tanıyanlar bilirler. Hayatımda sosyal ortam; arkadaş ilişkileri, sinema, tiyatro, konserler, gidilen kurslar, hepsi ama hepsi çok önemli yer tutar. Hatta yaşamı bunların değerli kıldığını düşünürüm. Bu düşüncelerle yazmaya başlamıştım aslında bu yazıma ancak biraz düşündükten sonra fikrimi değiştirdim. Çünkü benim gibi pek çok öğrencinin de böyle düşündüğünün farkındayım o yüzden yazacaklarım çoğunluk üzerinde pek de etki bırakmayacaktı. Ben de karşı görüşü ele aldım biraz.

Öğrencilik hayatının en önemli unsurudur dersler ve ders çalışma gerekliliği… Hayallerine ve amacına ulaşmak isteyen her öğrenci çalışmak, hatta çok çalışmak zorunda.  Yaşamımızın bu döneminde bizden beklenen en temel sorumluluk, genellikle, derslerimizden başarıyla geçmek oluyor. Ancak bu o kadar da kolay bir şey değil. Çevrede öğrenciyi cezbeden, ona çok daha güzel ve eğlenceli gelen birçok şey varken  ders çalışmak genellikle sıkıcı gelebiliyor. Karşımızdakinin bir çocuk olduğu olgusunu bir kenara koymak ve bu cezbedicileri yasaklamak veya ortadan kaldırmak ise en mantıklısı. Ne demiş Balzac kardeş “Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.”

Şu anda dünyaya hakim olan sistemde sadece çalışmak da yetmiyor bir yerlere gelmek için. Planlı çalışmak ve gerekli kurallara uymak da gerekiyor. Kişiler kendilerini tanımak, kendi özelliklerine göre bir çalışma planı yapmak ve buna uymak zorunda. Çünkü ancak alanında en iyi olanlar kendilerine yer bulabiliyor bu oyunda.  Çalışmaya ara verildiğinde bilgisayar ve televizyon gibi açması kolay kapatması ise çok zor olan cihazların başına geçmemek gerekiyor. Başarı ancak bu şekilde geliyor. İşte o zaman sınıfta ve hatta okulda ön sıralarda yer alabiliyorsunuz. Diğer öğrenciler için “Onu geçmek” gibi bir kavram çıkıyor ortaya ve bu da sistemin ayakta kalmak için muhtaç olduğu yarışı başlatıyor. Bir hedef koymak önemli. Arkadaşlarının seni geçmek gibi bir hedefinin olması senin için çok onur verici bir duygu… Sıradan ve ortalama olmamak, ön sıralarda yer almak önemli…

 

Diğer yandan üniversite sınavı adım adım yaklaşırken, ders çalışmaya daha fazla zaman ayırmak için sevdiğimiz  birçok aktiviteden vazgeçmek gerekiyor. Çünkü hayatımızın geri kalanına, çocukken bowling turnuvalarına katılmış veya okulun voleybol takımında oynamış olmamızın hiç bir katkısı olmayacak. O işleri en iyisi profesyonel olarak yapmayı planlayanlara bırakalım biz. Zaten hepimiz büyüyünce doktor ya da mühendis olacağımızdan bunları yapmaya zamanımız olmayacak. Kısacası hepsi zaman kaybı. Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci bu sorunu şöyle çözmüş:

“Diyelim ki arkadaşlarınızla bir aktiviteye katılmak veya ders çalışmak arasında seçim yapacaksınız. Sınavda başarı hedefliyorsunuz ama bir yandan orada da olmak isterdiniz. Sınavlara çalışmak dışında talep ettiğiniz aktiviteyi hayal edin ve gözlerinizi kapatıp o aktiviteye katıldığınızı ve çok eğlendiğinizi imgeleyin. En renkli haliyle olmasına da özen gösterin. Bunu yapınca aktiviteye katılmış gibi hissedeceğinizi ve dersleriniz için zaman kazanacağınızı biliyorum.”

Birincilik kelimesinin takıntı haline geldiği ve uğruna çocukluğumuzu geçtim insanlığımızın bir kenara atılıp unutulduğu bu dünyada arkadaşlarımızla eğlenmek, sinemaya veya tiyatroya gitmek hatta uyumak dahi zaman kaybı. Gelecekteki hayalimize doğru ilerlerken birkaç yıl fedakarlık yapmak sonunda elde edeceklerimiz düşünüldüğünde çok da zor olmamalı. Sonuçta yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda hepimiz “İyi ki zamanında çalışmışım evet belki şimdi o zamanlar yapmadıklarımı yapacak enerjim yok ama en azından zenginim” diyeceğiz…

(Visited 223 times, 1 visits today)