Ölümü Hissetmek

Şirin bir tatil beldesinde denizin önüne sırayla dizilmiş olan şezlonglardan birine uzanmış, güneşin derime yavaşça işlemesine izin veriyordum. Tatile çıkmayalı çok uzun bir süre olmuştu. Ben de bunun keyfini çıkartıyordum. Kim ne yapıyor diye başımı kaldırdığımda arkadaşlarımın çoktan denize girmiş olduğunu hatta şakalaşmaya bile başladıklarını görmüştüm. Ta ki denizin altından gizemli bir el çıkıp, arkadaşlarımın bileğini kavrayana kadar. Çığlıklarla beraber hepsi denizin dibine batmıştı.

Korkuyla başımı iki yana salladım. Olayın şokunun ardından tekrar o yöne baktığımda ise her şeyin gayet yolunda olduğunu gördüm. Hala birbirlerini suya itiyorlardı. Güneş çarpmıştır herhalde diyerekten ben de onların yanına gittim. Ve şakalaşmaya devam ettik.

Üstümü giymiş akşam yemeği için otel merdivenlerinden aşağı iniyordum. Merdivenin hemen yanındaki pencereden denize baktım bir anlık. Daha sonra bir tane adamın boğulduğunu gördüm. Hemen arkadaşlarımı çağırdım fakat geri döndüğümüzde adam yerinde yoktu. Deniz her zamanki sessizliğini koruyordu. Arkadaşlarım ise yanlış görmüş olabileceğimi söylediler fakat hayır çok emindim. Adamla göz göze bile gelmiştik…

Ertesi sabah tekrar eşyalarımızı toplamış denize doğru yürüyorduk. Fakat dün olan olayları hala unutamıyordum. Denizin serin sularına bırakmıştım kendimi ve sadece rahatlamaya çalışıyordum. Yüzüme gelen bir dalgayla gözlerimi açmıştım ve tam karşımda bir adam belirmişti. Dikkatli bakınca o adamın birkaç gündür gördüğüm adam olduğunu fark ettim. Kolumu tuttu ve bana baktı. Sanki bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi. Daha sonra ise gözlerimin içine bakarak gülümsedi. Şaşkın gözlerle ona bakarken birden beni denizin dibine sürükledi. Kurtulmak için çaba harcıyor adeta kendimi parçalıyordum fakat hayır, olmuyordu. O çok güçlüydü. Çığlıklar atmaya başladım. Olur da biri sesimi, direnişimi duyar diye. Fakat elimden geleni yapmıştım. Sanrım artık pes etme zamanı gelmişti. Yavaşça gözlerimi yumdum…

Gözlerimi hafifçe araladığımda etrafımdaki insan topluluğunu görmüştüm. Nasıl yani? Ben ölmedim mi?

“Beni boğmaya çalışa adamı gördünüz mü?” diye sordum beni kurtaran adama. “Seni kimse boğmadı ki tatlım. Sadece çığlık atmaya başladın ve boğuldun. Ben de seni görünce telaşlandım ve kurtardım. Bu kadar.”

İşler gittikçe ilginçleşiyordu. Sanırım artık bu tatile bir son vermem gerekiyordu. Her şey çok hızlı gerçekleşmişti. Benim görebildiklerimi kimse göremiyordu. Kendimi birden havaalanında buldum. Biletimi almış uçağıma biniyordum. Her şeyin düzeleceğini umaraktan.

Aradan 2 gün geçmişti ve sanırım her şey normaldi. Televizyondaki kanallara bakarken bir tanesi ilgimi çekti ve durdum. Haber kanalıydı. Yavaşça başlığı okudum. “Ünlü tatil beldesindeki şok cinayetler.” Bizim gittiğimiz yerdi burası. İşin garip yanı ise verilen görüntülerde ben ve arkadaşlarım vardı. Beni boğuyordu. Aynı yerde. Aynı gördüğüm gibiydi tüm olaylar.

Resmen karşımda kendi ölümümü izliyordum.

(Visited 159 times, 1 visits today)