Bir zamanlar büyük bir evde yaşayan varlıklı bir aile varmış. Bu ailede yaklaşık on altı yaşlarında bir kız, kızın annesi ve babası varmış. Kızın adı ise Selin imiş. Bütün arkadaşları varlıklı bir ailesi olduğu için onun peşinden koşar ve ona çok iyi davranırmış. Maneviyata, sevgiye ve saygıya hiç önem vermezmiş.
Kız ne istese annesi ve babası ona alıyormuş; her ay yeni çıkan telefondan alıp, haftada en az iki gün arkadaşları ile alışveriş yapıyormuş. Yine bir gün arkadaşları alışveriş yaparken babasından yeni ve çok güzel bir ayakkabı almak istediğini dile getirmiş, babası kabul etmemiş ve sonra alacağını söylemiş. Bunun üzerine bir iki saat sonra babasına arkadaşlarının yanında onu rezil ettiğini ve çantayı çok istediğini belirmiş. Diğer gün okula yeni gelen kızlarla alay ediyormuş arkadaşları ve Selin. Onların fakir olduklarını, Selin ve arkadaşlarının eski kıyafetlerini giydiklerini söyleyip gülüyorlarmış. O gün eve gittiğinde babası gerçekten çok sinirliymiş, neden sinirli olduğunu sorduğunda ise iflas ettiğini ve her şeyini kaybettiğini söylemiş.
Artık o ve onun ailesi de zengin değilmiş o varlıklı bir aileye sahipken onun peşinden koşan arkadaşları bir daha onun yüzüne bile bakmamış. Sonuçta o da artık okulda alay ettikleri kızlardan biri gibiymiş. Artık onları düştüğü durumu anlayabiliyormuş. Cebinde para varken o kim olduğunu unutmuş, cebinde para yokken tüm dünya onun ne olduğunu unutmuş.