İnsanların günlük ortalama kitap okuma süresinin 17 saniye olduğu günümüz Türkiye’sinde kendi isteğiyle düzenli olarak kitap okuyan insanlar görmek giderek güçleşiyor. Buna karşın ben aile fertlerimin her birinin edebiyatla iç içe olmasındandır ki 21. yüzyıl insanlarının pek çoğunun yoksun olduğu okuma alışkanlığını küçük yaşta edinebilme şansına sahip olmuş olsam da son zamanlarda belki de okumakta olduğum kitaptandır, kitap okumak için zaman yaratmaya pek istekli olduğum söylenemez. Babamın benim gözümde sonsuz sınırları olan kütüphanesinde küçük yaştan beri okuyacak kitap bulmakta hiç zorluk çekmememe rağmen okumuş olduğum kitaplardan sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek pek azı bende özel bir yer edinebildi.
1.Kinyas Ve Kayra – Hakan Günday
2 yıl önce o zamanlar düşüncelerine oldukça fazla değer verdiğim bir dost vasıtasıyla tanışmış olduğum Hakan Günday’ın ilk kitabı Kinyas Ve Kayra’nın bir şans vermeye değer olduğunu belirtmek istemekle beraber bu kitabın gerek karakterim gerek okuma tercihlerim üzerinde büyük etkisinin olduğunu söyleyebilirim. Yeraltı edebiyatına ilk adımım olan bu kitap sayesinde kitapları zamanla bir bakıma ev gibi hissettiren Hakan Günday’la tanışmış oldum. Üzerinden geçmiş onca ay ve kitaba rağmen bu yegâne kitap hem edebi hem de olay örgüsü açısından oldukça beğendiğim kitaplar arasındaki yerini korumakta. Fikrimce bu kitabı okumayı oldukça tatlı kılmakla beraber kitabı bana yakınlaştıran asıl sebep ise üslubu veya kurgusunun yanında sayfalar arasına sıkıştırılmış kimi zaman yaşam kimi zaman insan hakkında yapılan tespitler oldu.
2.Ekmek Arası – Charles Bukowski
Kitaplıkta bizdeki basımının mavi kapağından etkilenerek içeriğinden bihaber elime aldığım çocuk aklıma yüzeysel görünmüş olsa da bir hayli derin olan bu kitabın ilk sayfalarında ufak çaplı bir şoka uğramıştım. Üslubundan ötürü belirli bir kesime hitap eden bu kitabın dili altında başlarda ezildiğimi, kitabı okumaya devam etmek için kendimi oldukça zorladığımı anımsıyorum. Bunlara rağmen kitabın üzerimde bıraktığı etkinin büyüklüğünün ancak son birkaç sayfaya geldiğimde farkına varabildim. Benim için bir geçiş süreci görevi yapan bu kitap herkese hitap etmese de pek çok kişinin roman algısını geliştireceği fikrindeyim.
3.Duvar – Jean Paul Sartre
Sartre’ın öykülerinin bir derlemesi olan bir öğretmenimin bahsetmesi üzerine okuma kararı aldığım bu kitap yazımın başında da bahsettiğim şu anda okumakta olduğum kitabın kendisidir. Vurgulamış olduğum gibi bu kitabı okumayı oldukça geniş bir zamana yaydığımı söylemek yanlış olmaz. Bunun sebebinin ise Sartre’ın karamsarlığı olduğu kanısındayım. Bütün bunlar kitap hakkında bütünüyle negatif görüşe sahip olduğum izlenimi verse de fikrimce bu kitabın da en az daha önce bahsetmiş olduğum ikisi kadar etkileyici olduğu ve insan yaşamını kimsenin ele almadığı açılardan ele aldığı göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Kitabın içerdiği oldukça sıra dışı, yüzeyde basit görünen öyküler şüphesiz ki derine inildiğinde kişinin ufkunu açacaktır.