Sizlere bir hikaye anlatacağım, içinde hem sadakati hem sadakatsizliği barındıran. Sizlere bir hikaye anlatacağım, aşık ve fedakar bir babayı ele alan. Sizlere bir hikaye anlatacağım, iki büyük aşkı konu alan.
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın ve kaybetmek daha güç bulamamaktan. Sen yüzüne sürgün olduğum kadın, kardeşim olan gözlerini unutamadım. Çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını, dostum olan ellerini unutamadım.
CEMAL SÜREYA
Daha orta ikideydi Süreya, Seniha’sıyla tanıştığında. Onun o güzelliğine daha ilk görüşte vuruldu. Derslerde, Seniha’nın kıpkızıl saçlarından gözlerini alamıyordu. Ve bir gün dayanamadı genç şair, eline tebeşiri aldı ve kara tahtaya yazdığı şu satırlarla açıldı ilk aşkına, “Seni sevdiğim anda her şey kızıl oldu, masmavi defterim kızıl mısralarla doldu.”
Cemal Süreya, “aynı masada mektuplaşmak” der bir röportajında, Seniha ile uzun yıllar süren aşkı ve mektuplaşmaları hakkında.
Süreya ilk evliliğini Seniha ile yapar. Bu iki aşık birbirleriyle o kadar uyumlulardır, birbirlerini o kadar tamamlıyorlardır ki, dostlarına mektuplar yazarken, bir kelime Süreya, bir kelime Seniha yazardı; ikisi de farklı renkte kalemlerle.
”Gibisi olmayan adam” derdi Seniha Süreya’ya, Süreya da aşık olduğu kızıl saçlı kadına, ”Gibisi olmayan yar” derdi. Kimseye benzetmek istemezlerdi birbirlerini bence, bu yüzden de ”gibi” sözcüğü onlar için yoktu belki de.
Elbette bu güzel aşkın da kendi içinde sıkıntıları vardı. Süreya ve Seniha maddi sıkıntılar çekmeye başladığında aralarındaki problemler iyice arttı. Üstelik aralarındaki eğitim farkı da ikisini zorlamaya başladı. Kainat boşluk bırakmaz derler ya hani, Cemal Süreya da bu kadar sıkıntılı ve kendini eksik hissetmeye başladığı bir dönemde çalıştığı Eskişehir Vergi Dairesi’nde tanıştığı kıza çarpılır ve şu dizeler dökülür kaleminden:
ÜVERCİNKA
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahilAydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahilSenin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahilBirlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahilBurda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değilCemal SÜREYA
Üvercinka şiiri, Cemal Süreya için en değerli şiirlerden biridir. Çünkü ilk kitabının çıkmasını sağlayan ve ilk kitabına ismini veren şiirdir. Aynı zamanda 58 yıllık hayatında adını sır gibi sakladığı Güvercin Kadın’a yazdığı aşk dolu ve destekleyici bir şiirdir.
Bu tutkulu aşk devam ederken, Seniha hiçbir şeyden habersiz ilk bebeğini kucaklama sevinci içerisindedir. Süreya’nın bir karar vermesi gereklidir. Ya ilk aşkı olan Seniha’yı
seçecektir ya da Üvercinka’sıyla yeni bir hayata yelken açacaktır. Ama ne olursa olsun Süreya, Seniha’yı seviyordur ve tercihini o gözlerini alamadığı kızıl saçlardan yana kullanır. Süreya kızı Ayçe’yi kucağına alırken, Seniha’sına sarılırken, o tutkulu aşkı Üvercinka’yı unutabilmiş midir bilemiyorum ama ayrılık kararı aldıkları bir ağustos günü şu satırlar düşüverir dudaklarının arasından: ”Acıların adını, ağustos koymalılar.”
Aradan zaman geçmiş Süreya 1956 yılında yayınlanan ”Elma” adlı şiirinde ismindeki ‘y’ harflerinden birini attığını ilan etmiş. Bir telefon numarası üzerine Üvercinka ile girdiği bir iddiayı kaybetmiş çünkü. Bahis istediği gibi sonuçlanmayınca bizim Cemal Süreyya olmuş mu size Cemal Süreya. Bazılarına göre kaybedeceğini bile bile girilen bir iddiaydı bu.
Bence de öyle. Cemal Süreya bir ‘y’sini hediye etmiş Üvercinka’ya. Sen gittikten sonra eksik kalacağım, bir daha tamamlanamayacağım anlamında.
Tutkulu bir aşkmış onlarınki. Üzerine bu kadar değerli ve bu kadar güzel bir şiir yazılacak kadar.
Büyük bir aşkmış onlarınki. Üzerine bu kadar değerli ve bu kadar güzel bir şiir yazılmış kadını kalbinin derinliklerine gömüp, o hayran olduğu kızıl saçlara geri dönmesini sağlayacak kadar.
Kaynaklar:
fotoğraflar Google görsellerden alınmıştır.
http://www.siir.gen.tr/siir/c/cemal_sureya/uvercinka.htm
http://www.estanbul.com/yalniz-aski-vardir-asik-olanin-101734.html#.WANAwGaLRm8
http://erkintura.blogspot.com.tr/2013/01/bir-siirin-hikayesi-cemal.html