Hemen hemen her gün telefonlarımıza büyük sosyal medya platformlarından güncellemeler ve sürekli hatırlatıcı bildirimler alıyoruz ve çoğumuz bunlardan şikâyet ediyoruz. Ancak hiç düşündünüz mü neden bu kadar sık bildirimler ve güncelleme alıyoruz diye. Bu ufak detay o okumak istemediğimiz uzun sözleşmenin içinde geçiyor, kişisel bilgilerimizin paylaşılmasına izin verdiğimiz gibi. 2016 da birleşmiş milletler tarafından belirlenen kanuna göre sadece kullanıcılara, çevrimiçi şirketlerin onlar hakkında topladıkları bilgiler üzerinde daha fazla kontrol sağlayan Genel Veri Koruma Yönetmeliği’ni çıkardı.
Yine de, kaçımız yeni politikalara göz atmaya ve veri ayarlarımızı değiştirmeye zaman ayırıyor, her ne kadar bu durumdan hepimiz şikâyet etsek de kesinlikle bakmıyoruz. Hizmeti almak için kayıt oluruz, ancak tıklamalarımızı kimlerin sakladığı veya kişisel bilgilerimizle ne yaptıkları konusunda fazla düşünmüyoruz. İlk başta, cihazlarımızın nerede yaşadığımızı, kaç yaşında olduğumuzu ya da hangi kitapları sevdiğimizi ya da hangi marka diş macununu kullandığımızı “bilmek” çok garip. Sonra bu tanıdıklığı beklemek ve hatta onu sevmek için büyüyoruz. Çevrimiçi dünyanın bizim için özelleştirilmiş görünmesini sağlar ve rotayı eve haritalandırmak veya okumak için yeni bir şey sipariş etmek için gereken zamanı kısaltır. Makine ne istediğimizi tahmin ediyor. Gelecekte bunlar sayesinde insanlık otonomlasıcak ve kendini yapay zekanın ellerine teslim edecek. Hernekadar %100 otonomluk denen kavram bizlere çok uzak gelsede fazla uzaklara bakmaya gerek yok insanlık son birkaç yılda ilerlediklerinin 10 katı daha hızlı gelişme ıle devam ediyor yakında bizleri ailemizden daha iyi tanıyan robotlar olucak hatta sizlerin ne istedklerini sizden iyi bilecekler. Bir yapay zekanın sizin ne isteyecek olmanızı tahmin etmesi okadar da kompleks bir algoritma gerektirmiyor 1 aylık sabit rutininizi kaydetmeniz durumunda yapıncaklarını neredeyse tamamını tahmın edebılır hale gelecektir. Yani anlayacağınız p ki sızdırılan bu veriler okadar da bizi kotu etkilemeyecek
Ancak, geçen yıl belirginleştiğinden, verilerimizi kimlerin gördüğünü ya da nasıl kullandığını gerçekten bilmiyoruz. İşini bilmek olan insanlar bile bilmiyor. Danışmanlık şirketi Cambridge Analytica’nın elli milyondan fazla Facebook kullanıcısının kişisel bilgilerini topladığı ve bunu Trump kampanyası dahil müşterilere sunduğu ortaya çıktığında, Times’ın önde gelen tüketici teknolojisi yazarı “Bilgiyi İndirdim” başlıklı bir köşe yazısı yayınladı. Facebookun kişisel verilerinin ne kadarının depolandığı ve uzun süredir satıldığı şirketler listesine şaşırdı. Her nasılsa, daha önce buna hiç bakmayı düşünmemişti. Facebook’un beş yüz altmış milyar dolarlık bir şirket olduğunu nasıl düşündü? Bunu, tüketici verilerini derlemek ve elde etmek için şimdiye kadarki en başarılı sistemi geliştirerek yaptı.
mahremiyet özellikle suçlular için değerlidir. Hükümetin evinize girmesini ve herhangi bir arama emri olmadan konuşmaları dinlemesini yasaklayan aynı Dördüncü Değişiklik hakları da yasadışı faaliyetlerde bulunan insanları koruyor. Kolluk kuvvetlerinin, suçlu şüphelilere ilişkin malları almadaki çizgiyi ne zaman geçtiğini bulmak mahkemeler için bitmeyen bir iş olmuştur.
Bugün bizi güçsüz hissettiren şey ölçek. Elli yıl önce, hükümet on dört yıllık bir dönemde her telefon görüşmesi için meta veri toplayamadı. Teknoloji mevcut değildi (veya çok pahalı olurdu). Radyo ve televizyon reklam verenlerin doğrudan oturma odanıza girmesini sağladı, ancak çevrimiçi endüstrilerin erişimi birçok büyüklük sırasına göre daha büyük. Geçen ay, televizyonun en popüler şovu olan The The Big Bang Theory’nin sezon finali kabaca onbeş milyon izleyiciye sahipti ve İnsanlar haftada kırk bir milyon okuyucuya ulaşıyor. Bunlar küçük sayılar. Facebook aylık 2.2 milyar aktif kullanıcıya sahip. Google her gün 3,5 milyar arama gerçekleştiriyor.