170 bin yıl önce Homo sapiens’in evrim sonucu vücudunda pek fazla kıl kalmamıştı. Bu açığı kapatmak amacıyla ortaya çıktığı düşünülen “kıyafet” kavramının doğması günümüz dünya pazarında 545 milyar dolarlık bir hayli geniş bir yer kaplayan “moda” algısının temellerinin atılmasını da beraberinde getirdi. Peki ya yalnızca dünya pazarını etkilemekle kalmayıp günlük hayatta da izlerini gösteren bu kavram özünde neydi?
Moda terimi kökeni ‘facio’ olan Latince bir sözcükten gelmektedir. Fransızcaya önceleri ‘fazon’ Ortaçağda ‘façon’, İngilizceye ise ‘fashion’ diye geçmiş olup dilimizde ‘yapmak, şekil vermek’ anlamında kullanılmaktadır. Fransızca kullanımı olan moda (mode) sözcüğü ise güncel olan usul, yöntem veya davranış biçimi demektir. Kimi kaynaklarda ise modanın istatistiksel bir terim olan ‘mod’dan geldiği düşüncesi mevcuttur. Bu, giyim kuşam dünyasına uyarlandığında ise bir giysi tasarımını hazırlarken yararlanılan alt yapıya verilen ad olarak karşımıza çıkmaktadır. Random House Sözlüğünde “giysi, tarz, yapı” şeklinde tanımlanan moda, Le Petit Robert sözlüğünde ise “belirli bir toplumda uygun görülen ortak zevkler, geçici yaşama, hissetme biçimleri” olarak tarif edilmektedir. Bu tanımlar özetlenmek istenildiği takdirde ise modanın var olma sebebinin, insanın yeni biçimler ortaya koyma, yaratma arzusu olduğu söylenilebilir.
Modanın 2019 bahar sezonu üzerindeki etkilerine gelecek olursak sezon trendlerinden ilkinin geçmiş yıllarda ruj, far, allık vb. kozmetik ürünler üzerinde de baskınlığını göstermeye başlayarak günümüzde moda endüstrisini kasıp kavuran “nude” renkler olduğunu gözlemleyebiliriz, bununla beraber Kendall Jenner, Bella Hadid, Ashley Graham gibi ikonlaşmış modellerde de sık sık gördüğümüz neon trendini de göz ardı etmek oldukça zor. Geçtiğimiz yıllarda özellikle çorap olarak podyumlarda yerini almış olan “balık ağı” trendi ise şimdi daha çok elbise şeklinde kullanılarak Louis Vuitton, Altuzarra, Naeem Khan gibi markaların da desteğiyle defilelere dönüş yapıyor fakat kişisel olarak bu trendin bana hitap ettiğini söyleyemeyeceğim şeklinde başlayan bir yazı yazmak da oldukça yerinde olabilirdi. Ne yazık ki dünyanın moda algısının güneş gözlüğü ve eldiven takan birkaç insanın masa başına oturup tasarladığı, çoğunlukla dünya nüfusunun yalnızca %1’lik bölümünü oluşturan varlıklı kesime hitap eden parçalara bağlı olmasını doğru bulmuyorum.
Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Chanel, Prada benzeri pek çok markayla çalışmış olan Karl Lagerfeld modayı müziğe benzetmiş, birçok notanın bulunduğunu ve herkesin kendi melodisini oluşturması gerektiğini savunmuştur, benzer şekilde “Trendy is the last stage before tacky.” diyerek sezondan sezona değişen trendlerin takip edilmesinden ziyade kişinin her şeyden önce kendisini tanıması gerektiğini vurgulamıştır.
Bu bakış açısıyla tamamen paralel görüşleri paylaşan bir zat olarak 2019 ilkbahar modasına yön verebilecek olsam muhtemeldir ki öznelleştirme olarak isimlendireceğim ve kişinin hayranlık duyduğu bir bireyi kopyalamasındansa kendisini diğer bireylerden ayıran farklılıklarına hayranlık duymasını amaçlayan bir kavram ile çıkagelirdim.