Tarihi bu kadar ilginç yapan şey belki de suyu her gün artan sonsuz bir kuyu gibi olmasıdır. Arkanıza yaslanıp kumandanızı alır, televizyonu biraz kurcalarsanız TRT gibi birçok kanalın dizilerinde tarihi konu aldığını görürsünüz. Erişimi bu kadar kolay olan ve bize milyonlar kazandırabilecek bu içerik hakkında bir dizi çekebilseydiniz bunun konusu ne olurdu?
Eğer bu şans bende olsaydı çekeceğim diziyi bilinen ilk kadın hükümdar Tomris Hatun ile ilgili yapardım. İsminin anlamı ”demir” olan Tomris Hatun M.Ö 6. yüzyılda yaşadı. Alp Er Tunga’nın ölümünden sonra askeri ve siyasi olarak zayıflayan sakalar, aynı yüzyıl içinde yaşayan Perslerle savaş halindeydi. Perslerin başında dönemin gördüğü en büyük ve en acımasız hükümdarlardan olan Kiros vardı. Kiros Medler, Urartular, Manna Krallığı, Lidya Krallığı ve Babil’i ele geçirdikten sonra gözünü kuzeydoğuda bulunan Türk topraklarına dikmişti. Kocasının ölümünden sonra sakaların başına Tomris Hatun geçmişti. Sakaları tekrar bir araya toplamış ve ordusunu güçlendirmişti. Tomris taarruzdan ziyade savunmacı bir yapıda olmuş, bu yüzden Perslerin saldırılarını her daim stratejik açıdan en uygun yerde karşılamayı seçmiştir. Tomris’in bu yaklaşımı barbar Kiros için sadece zayıflık olarak adlandırılmış ve sürekli Türk topraklarına akınlar düzenlemiştir. Acımasız bir lider olmasına karşın Kiros siyasete önem verirdi. Tomris Hatun’a Saka’larla savaşmayacağını fakat karşılığında onunla evlenmek istediğini söylediğinde asıl amacı Saka topraklarını kendi denetimine geçirmekti. Tomris Hatun zeki bir hükümdardı ve bu teklifin altında yatan çıkarı görerek Kiros’un teklifini reddetti. Kiros, Tomris Hatun’un cevabından memnun kalmadı ve Saka’lara savaş ilan etti. Geri çekilmesini talep eden mektupları dikkate almayan Kiros, Saka topraklarını almayı kafasına koymuştu. Tomris Hatun ordusunu geri çekerken tüm kuyuları kapattırmış ve otları kestirmişti. Böylece Pers ordusunu yıpratmayı planlıyordu. Nitekim Persler ırmağı geçtiklerinde boş kuyularla ve hayvanlarını otlatamayacakları çayırlarla karşılaştılar. Artık savaş kaçınılmazdı ve Tomris Hatun’un orduları savaşa hazırdı, fakat hain Kiros’un başka planları vardı. Oldukça çekici bir çadır Tomris Hatun ve ordusunun dikkatini çekti. Kendilerini çadırın içindeki görkemli büfeye kaptıran ordu sarhoş oldu. Kiros çadıra bir saldırı gerçekleştirerek çadırda bulunan herkesi öldürür ve Tomris’in oğlu Spargapies’i esir alır. Tomris Hatun oğlunun başına gelenleri öğrenince Kiros’a şu mesajı gönderir: “Kana doymayan kanlı katil Kiros, cesaret ile değil hile ile kazandın. Oğlumu bana geri ver, yaptığın bu alçaklığa rağmen seni cezalandırmadan ülkemden çekip git. Eğer bu dediğimi yapmazsan, Sakaların efendisi olarak ant içerim ki seni kana doyururum!” Kiros gönderilen bu mesaja kulak asmaz. Tomris’in oğlu Spargapies kendine geldiğinde olanların utançlığıyla kahrolur. Ellerinin çözülmesi için yalvarır, elleri çözüldüğünde ise yenilmenin verdiği üzüntüyü kaldıramaz ve intihar eder. Oğlunun ölüm haberini alan Tomris Hatun öfkeden çılgına döner ve yemin ederek tüm ordularına saldırma emri verir. Yeminde: “Kana susamış, katil Kiros! Sen oğlumu mertlikle değil, seni de kendinden geçiren üzüm ile yendin. Ama yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!” der. MÖ 529 şafağının ilk ışıkları ile birlikte harekete geçen Saka orduları pers ordularına yıldırım gibi çarptı. Savaş dar bir boğazda yapılmış ve epey yiğit can vermiştir. Savaşı bizzat kumanda eden Tomris Hatun, o gün şanına yakışır bir zafer elde etmiştir. Savaş ok atışları ile başlamış, daha sonra mızrak ve kılıçla şiddetlenmiştir. At üstünde ok atmakta ve savaş arabalarını kullanmada usta olan Sakalar kendilerinde sayıca üstün olan persleri ezmeye başladı. Turan taktiğini mükemmel zamanlamalarla uygulayan Tomris pers ordularını büyük bir yenilgiye uğrattı. Millet aşkı, strateji, zeka ve intikam arzusu ile o gün Sakalar zaferin tadını çıkardılar. Savaş sırasında diğer persler gibi Kiros’ta öldürüldü. Bunca masumun ölümünden sorumlu Kiros’un cansız bedeni Tomris Hatun’a getirildi. Tomris derhal Kiros’un kafasının kesilmesini emretti ve kafasını kendi elleriyle kan dolu bir fıçıya atarak şu sözleri söyledi: “Savaştan zaferle çıktım, ama sen hile ile oğlumu öldürdün. Ben Sakaların Hükümdarı yemin etmiştim, işte yeminimi tutuyorum. Hayatında kan içmeye doyamamış olan sen, şimdi benim elimden kana doyuyorsun!”
Özetle Tomris Hatun tarihimizin en güçlü hükümdarlarından birisidir ve toplumumuza büyük bir örnektir. Bu sebeple onun ilham verici hayatını yediden yetmişe herkesin zevkle izleyebileceği bir diziye çevirmek isterdim.