Telefonlarımızdaki video ve fotoğrafların kapladığı yer oldukça büyük. Telefonlarımızın depolamasını megabaytlarla dolduruyor medya dosyaları. Gerekli bir uygulama yüklerken karşılaştığımız “Telefonunuzda bu uygulamayı yükleyecek kadar yer yok.” uyarısını herkes görmüştür herhalde. İşte o anda fotoğraf ve video silmeye başlarız galerimizden. Fakat İstanbul’a gittiğinizde gerçekleşen o komik olayın videosunu silerken ya da Çeşme’de çektiğiniz gün batımı fotoğrafını silerken içimiz acıyor doğal olarak. Peki ya fotoğrafları telefona değil sürekli ulaşabileceğimiz ve neredeyse sınırı olmayan bir yere kaydetsek?
Bu bahsettiğim şeyin kapasitesi yaklaşık olarak 1 petabayta yakın (1 petabayt = 10^15 bayt). Bu da demek oluyor ki bu alet 13.3 yıllık HD film kaydedebilir. Bu aletin ismi de insan beyni. Beynimizi sürekli yanımızda taşıyoruz. Küçük bir implant ile beynimizi “açabileceğimiz” bir görüntüleme cihazı yerleştirebiliriz. Böylece istediğimiz fotoğrafı kaydeder, istediğimiz zaman bu fotoğrafa bakabiliriz.
Bu teknoloji ile çok daha ileri gidilebilir. Bu cihazı yönetmek için küçük bir saat yapılabilir. Daha sonra bu saat aracılığıyla sadece sizin duyabileceğiniz şekilde müzik dinleyebilir veya sadece sizin izleyebileceğiniz şekilde film izleyebilirsiniz.
Bu cihaz polise ve devlete de çok yardımcı olabilir. Bir cinayet işlendiğinde ya da bir hırsızlık yaşandığında mağdurun hızlıca kaydettiği videolar mahkemede suçlunun kim olduğunu tanımada çok yardımcı olabilir. Yüz tanıma programlarıyla hızlıca bulunan suçlu, yine tezlikle yakalanılabilir.
Alzaymır benzeri unutkanlığa yol açan hastalıklara da çok etkili bir çözüm olur bu cihaz. Unutacağınızı düşündüğünüz şeyleri bir kağıda yazıp bir resmini çekebilir hastalar. Daha sonra bunlara istediği zaman erişebilirler. Böylece demans ve alzaymır hastalıklarına bir “tedavi” bulunmuş olur.
Tabi bir noktadan sonra bu cihaz çok farklı problemler ortaya çıkarabilir. Örneğin insanın kafasının içinde oluşan bir patlama ya da bir elektriklenme, insanın ölmesine veyahut bitkisel hayata girmesine neden olabilir. Başka bir dezavantajı ise hacklenme olayı. Bu cihazı hackleyen biri o cihazın sahibi hakkında birçok şeyi öğrenebilir: Nerede yaşadığını, ailesini, nerede çalıştığını…
Bir başka sıkıntı ise bu cihazın sahibi ister devlet, ister uluslararası bir şirket olsun; kişisel verileriniz çalınabilir. Devlet sizi izlemek için kullanabilir ya da hacklenmeye benzer olarak şirket bilgilerinizi para karşılığı satabilir.
Daha da büyük bir problem sınavlarda yaşanır. Bu implanta sahip öğrenciler öğretmenler fark edemeden kopya çekebilir. Buna bir çözüm ise o cihazın çalışmadığı elektromanyetik alan oluşturulabilir fakat bu çözüm kendi başında bir sürü problem çıkartır.
Bu cihaz bizim fotoğraf ve video depolamamıza gerçekten çok yardımcı olur ancak gördüğünüz üzere fazlaca da kötü yanı var. Bu teknoloji insanlığa iyilik mi olur yoksa kötülük mü? Bu sosyal bir ışık mı yoksa topluma ucu kapalı bir tünel midir?
KAYNAKÇA: https://www.sabah.com.tr/teknoloji/2016/01/23/iste-insan-beyninin-kapasitesi