Hayatım boyunca insanları hep kendim gibi sandı, kendimin yapmayacağı şeyleri onlarında yapmayacağını düşündüm. Hatta benim demeyeceğim şeyleri onlar da demez diye düşünüyordum.
Her olaya olumlu bakmak için elimden geleni yapıyor, dilenen özürleri hemen kabul ediyordum. Hayatımda yaptığım en büyük yanlış buydu sanırım, her özrü kabul etmek. Ama bilmiyordum ki insanların beni sadece işlerine geldiğinde sevdiklerini. Ya da seviyormuş gibi yaptıklarını. Belki de biliyordum ama kendime itiraf edemiyordum. Karşımda olan insan üzülmesin diye bir şeyi yapmadan önce birçok kez düşünürdüm, hatta kendimi fazlasıyla onun yerine koyardım. Diğerleri de böyle yapıyor derdim kendi kendime. Kendi yalanıma kendim inanmışım. Hayal ettiğimden daha da beter şeyler yapabiliyorlarmış belli ki.
Okulun ilk döneminin bitmesine az kalmıştı. Kendimi aylarca kalabalığın içinde yalnız hissetmiştim. Yanımda Nazlı da olmasa ben bununla nasıl çıkardım bilmiyorum. Büyüdükçe bazı şeyleri daha iyi anlıyordum. Arkadaşım dediğim kişilerin arkadaşım olmadıklarını anlıyordum. İşlerine geldiğinde canım cicim olup, işlerine gelmediklerinde yüzüme bakmıyorlardı. Bu davranışlarına en ufak bir anlam dahi yükleyemiyordum. Ama geç olmadan bazı şeyleri anlamam iyi olmuştu. Nazlı benim en başlarda en yakın arkadaşım değildi. Ama ne zaman üzgün olsam diğerleri değil o gelirdi yanıma. Ama ben yine onu bırakır, diğer arkadaşlarımın yanına giderdim. Sanki onlara ihtiyacım varmış, onlarsız yapamıyormuş gibi. Çok saçma! Nazlı onlar gibi değildi. İyi bir arkadaştı. Her şeyin güzellikten, paradan ibaret olmadığını bilirdi ve aşırı mütevaziydi. Hayatımda gördüğüm en güzel ve en zeki kızlardan biri olmasına rağmen hiçbir zaman bunlarla övünmezdi. Zamanla yakınlaşmıştık onunla. Sohbet ediyor, birbirimizi tanımaya çalışıyorduk.
Bana yalnızlığı unutturmuştu. Bir gün eskiden yakınım dediğim kişiler yanıma gelip neden Nazlı ile takıldığımı sormuşlardı. Hani anlamıyorlardı ki sahte dostluklarını anlamıştım. Onlarla gelmemi söylemişlerdi. Bense direkt hayır deyip hayatımda olabileceğim en açık sözlü hale gelmiştim. Onların arkadaşlıklarının sahte olduğunu söylüyor, her şeyin ortaya çıktığını anlatıyordum. Şok olmuşlardı. Yüzüme çok boş bakıyorlardı. Bir süre geçtikten sonra sanırım anlamışlardı, benden özür dilediler. Zannediyorlardı ki ben eski benim. Saf olmadığımı, herkesi artık kendim gibi görmediğimi bilmiyorlardı. Özürlerini kabul etmediğimi ve bundan sonra hayatımda olmayacaklarını söyledim. Sanırım gerçekten üzülmüşlerdi. Bir süre geçtikten sonra sürekli benle ilgilenmeye başlamışlardı. Kaçan kovalanır derlerdi de inanamazdım ama bu gerçekten doğruymuş. Benim sizlere tavsiyem görünüşe göre hüküm vermeyin; zengin bir kalp ucuz bir ceketin altında olabilir. Hatta ucuz bir kalp de zengin bir bedenin altında da olabilir.